Merhabalar değerli okurlar,
Geçtiğimiz hafta ilçemizin nüfusuna dair bazı verileri sizlerle paylaşmıştım. Paylaşmayı da sürdüreceğim. Ama araya farklı konularda girebiliyor elbette. Bu konulardan biri de ilçemizin mutfağı ile ilgili…
“Mutfak kültürü” denince hemen birçoğumuzun aklına yemekler gelir. Aslında mutfak kültürü içerik itibariyle yemek yemekten çok daha fazlasını ihtiva eder. Bu sebeple yerel yemekler denince ya da bir yerin mutfak kültüründen bahsedilince o yörenin geleneği, göreneği, adetleri, tarihi, coğrafyası ve daha birçok şeyi anlaşılır. Mutfak kültürü, kent kültürünü yansıtan ve o yörenin tarihinin, coğrafyasının, toprağının, kültürünün önemli bir sonucu olarak düşünülebilir. Dolayısıyla yerel yemeklerimiz aslında çok önemli çıktısı olan bir kavramdır. Bunun üzerine uzun uzadıya düşünülmesi gerekmektedir.
Malumunuz İzmir birkaç ay önce “metropol cittaslow” ilan edildi. Yani “metropol sakin kent”… İşte buradan hareketle şu noktaya değinmek istiyorum. Kent sakinlerinin hem organik ürünlerle beslenmesinin sağlanması hem de yerel üretimi canlı tutmak adına yöresel tatlara sahip çıkılması “Sakin Kent” olmanın amaçlarından biri olarak ifade edilmektedir. Organizasyon tüzüğüne göre yerel yemekler, kent kültürünü yansıtan ve o yörenin coğrafyasının, toprağının, kültürünün önemli bir sonucu olarak düşünülebilir. Sakin Kentler Birliği, aday ve üye belediyelerden gastronomik anlamda yöreye özgü yemeklerin sunulabilmesi ve bu yemeklerin yaşatılarak ileriki nesillere aktarılması konusunda yapılacak aktivitelere destek olunmasını talep etmektedir. Örneğin kent sakinlerinin hem organik ürünlerle beslenmesinin sağlanması hem de yerel üretimi canlı tutmak adına her gün faal olan yerel üretici pazarları inşa edilebilir ve halka bunun tanıtımı yapılabilir.
Menemen’imiz bu anlamda çok zengin bir listeye sahip. Yoğurdumuz, helvamız, köftemiz, meşhur Menemen’imiz, tartımız, Koyundere mantımız vb.… Bu liste uzar gider değerli okurlar. Önemli olan bunlara sahip çıkılması ve bizlerden sonraki nesillere aktarabilmektir diye düşünüyorum. Zira beni bu yazıya sevk eden husus yerel tatlarımızın giderek yok oluşuna tanık olmamdı. Örneğin çocukluğumda Koyundere mantısının birçok evde yapıldığını biliyorum. Lakin günümüzde yapan kaldı mı derseniz ne yazık ki “birkaç kişi” cevabını vermek zorunda kalacağım. Belki 10-15 yıl sonra yapan kimse kalmayacak bile…
Yerel tatlara sahip çıkabildiğimiz ölçüde Menemen Menemen’dir ya da Koyundere Koyundere’dir. O sebeple yazının başında dedim ya “Mutfak kültürü” denince hemen birçoğumuzun aklına yemekler gelir. Aslında mutfak kültürü içerik itibariyle yemek yemekten çok daha fazlasını ihtiva eder. Bu sebeple yerel yemekler denince ya da bir yerin mutfak kültüründen bahsedilince o yörenin geleneği, göreneği, adetleri, tarihi, coğrafyası ve daha birçok şeyi anlaşılır. İşte bu yüzdendir ki Koyundere mantısı Koyundere’dir. Tartı, köylerimizdir. Çilek Emiralem’dir. Menemen Menemen’dir.
Yerel tatlarımıza sahip çıkarak kayıt altına alınması elzemdir. Yapılışı, malzemeleri, vb. tüm unsurlarıyla hem resmedilmeli hem de video kayıt alınmalı hem de bir kenara yazılmalıdır. Daha da ötesi yerel tatlarımızı bir araya toplayan bir kitap yazılmalıdır. Ben bilgim çerçevesinde katkı sunmaya hazırım. Gerisi yetkili kurum ve kuruluşlarda…
Gelin bizi biz yapan değerlerden yerel mutfağımıza sahip çıkalım. Unutmayalım ki mutfak, yemek yemekten çok daha fazlasını ihtiva eder. Bir başka yazıda görüşüncüye değin esen kalın değerli okurlar.