“Büyük Depremin Ardından” diye başlık attım değerli okurlar,
Zira arama-kurtarma çalışmalarının sürdüğü günlerde bırakınız bir şey yazmayı söylemek istediğiniz sözler dahi insan boğazında düğümleniyor adeta…
Bu durumu hep birlikte yaşadık ve gördük ne yazık ki…
6 Şubat günüydü…
6 Şubat günü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) en güncel nüfus verilerini kamuoyuyla paylaşacaktı değerli okurlar. Bende rakamları bekliyor, en güncel verileri sıcağı sıcağına analiz edip sizlere ulaştırmak istiyordum.
Ancak sabah kalktığımda televizyonda ne göreyim! Kahramanmaraş Pazarcık merkez üslü 7.7 büyüklüğünde bir deprem… Her yerde enkaz…
Olayın şokunu anlatamadan…
Aradan birkaç saat sonra bu sefer Kahramanmaraş Elbistan merkez üslü 7.6 büyüklüğünde meydana gelen bir başka deprem…
Aynı gün içinde iki büyük deprem…
1939 Erzincan Depremi’nden sonra ülkemizin yaşadığı en büyük depremler olarak kayıtlara geçti ne yazık ki...
Hatta sadece ülkemizin değil Suriye, Lübnan, Mısır vb. gibi birçok ülkenin de yaşadığı ve binlerce kişinin yaşamını yitirdiği bu depremde, on binlerce kişi yaralandı ve milyonlarca kişi etkilendi.
Öyle büyük bir felaket ile yüzleştik ki tek düşüncem “Neler yapılabiliriz, elimizden ne gelir?” sorunun cevabını aramak oldu tüm gün. Ancak elimizden gelen bazı destekler dışında ne yazık ki bir şeyler yapamadık. Çaresizlik diye tabir ettiğimiz anı yaşadık ne yazık ki…
Günlerce ısınmaya, yemek yemeğe ve televizyonlardan olanı biteni izlemeye dahi utanarak yaşadık.
Artık gereken dersleri çıkararak buna göre yaşamalıyız diyorum sözün bittiği yerde. Bu konuda bir şeyler yazmak dahi istemedim. Zira sözün bittiği yerdeydik. Söylemek zorunda olduğumuz sözler dahi insan boğazında adeta düğümleniyor, çaresizliği yaşıyorduk adeta… Ancak unutmayalım ki güneş tekrar doğmaktan vazgeçmedi. Her yara sarılır, sarılmak zorundadır da. En nihayetinde yaşam devam ediyor ve gereken dersleri çıkarıp buna göre yaşamak zorundayız. Her ne kadar acı çeksek de emanete karşı sorumluluklarımız devam ediyor. Buruk da olsak hayallerimiz ve hedeflerimiz devam ediyor. Bu yüzden zor da olsa toplanmak, toparlanmak zorundayız. Türkiye’nin bir deprem ülkesi gerçeğini unutmadan, bu gerçeğe göre davranarak ve bu gerçeğe göre gereken tedbirleri alarak toparlanmalıyız.
Ülkemizin yaşadığı bu üzücü afette yaşamını yitiren tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Rabbim bir daha böyle bir acıyı ülkemize yaşatmasın diyor, bir dahaki makalemde nüfus analizini yapmak üzere sağlıcakla kalın değerli okurlar.