MENEMEN NOTLARIM
Değerli okurlar, bu ilk makalem ile sizlere merhaba derken kısaca kendimi de sizlere tanıtmak isterim. Emiralemli ancak Koyundere'de çocukluğunu yaşamış ve 22 yıldan beri de eğitim hayatı ve memuriyet gibi nedenlerle diyar diyar gezen şahsım adına, Menemen özlemini çektiğim bir sıla olmuştur. Ancak yaz tatillerimde incelemelerde bulunup araştırmalar yaptığım memleketim için 1300 kilometre öteden de olsa birşeyler yapabilmek doğrusu beni mutlu ediyor. 2012'de Geçmişten Günümüze Emiralem ve 2013'de Geçmişten Günümüze Koyundere kitapları ile memleketime kalem yoluyla hizmet etmeye başladım. Projelerimiz çok lakin uygulamaya geçirebilecek imkan olmadığı için sosyal medya vasıtasıyla ve yine kişisel web sitem vasıtasıyla okuyucularımla buluşurken şimdi de sizlere menemenhaber.com vasıtasıyla ulaşmaya çalışacağım. Sözlerime geçtiğimiz yaz tatilimde memleketim Menemen ile ilgili gözlemlerimi sizlere aktararak başlamak istiyorum.
Memleketim Menemen ile ilgili yaptığım tüm gözlemlerimi çok detaya girmeden, gözlemleyebildiğim önemli ölçüde sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Paylaşımım belki “dost acı söyler” dendiği gibi bazı mevzularda olumsuz olacak lakin belkide yüzlerce bireyin sesi olacağımı düşündüğümden tüm bu gerçekleri belirtmeyi zaruri görmekteyim. Belki de bir dost sıfatıyla bunları ifade etmem de gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra paylaşılmayan bilgi değer kazanmadığı gibi söylenmeyen ve yazılmayan derdin de çözümü olmaz kanaatindeyim.
Güzel memleketimin sivrisineği bol Menemen… Bunu sadece ben söylemiyorum. Bunu tam 347 yıl önce ilçemize gelmiş ve ikamet etmiş Evliya Çelebi söylüyor. Haklı da... Güzel Menemen’de değişmeyen gerçeklerden biri ne yazık ki sivrisinek gerçeği. Evliya Çelebi Menemen için: “Temmuz ayında bütün halkı, civar ve şehir dışındaki bağlarda yatarlar. Bunun nedeni ise bir adam gece şehirde kalsa sivrisinekler yer. Hatta kadı bir adama ceza verse, şehrin ortasında elini ayağını bir direğe bağlayıp bırakırlar. Ceza alan ve sabaha kadar direkte asılı kalan adam sivrisineklerden dolayı tulum gibi şişer ve tüm yaptıklarına tövbe eder. Bu şehir bu denli sinekli bir yerdir, demektedir meşhur seyahatnamesinde. Aradan 347 yıl geçmiş fakat halen her yerde sinekler mevcuttu ne acı ki...
Yolların kirliliği ise ne yazık ki çok ama çok acı bir gerçek olarak ifade edilmesi gerekir. Menemen’de sivrisinek kadar yolların kirliliği de büyük ölçüde fark ettiğim rahatsızlıklardan biriydi. Fakat, etrafta başı boş gezen o kadar fazlaca köpek vardı ki, buradaki yetkililerin bunu görmemesine imkan yok. Mutlaka tedbir alınması gerekmektedir.
Perşembe Pazarımız yine her zamanki gibi oldukça ihtişamlı idi. Öyle ki, yaz gününde bile Karşıyaka’da, Çiğli’de ya da farklı yerde bulamadığınız bir sebzeyi mesela turpu, Menemen’deki meşhur Perşembe pazarında bulabiliyorsunuz. Kendim bizzat tespit ettim bu durumu. Öyle ki gerçekten muhteşem bir pazarımız var. Hele bir de, Menemen pazarının kokusu… İşte gerçekten o koku hiçbir yerde yok. Pazarın derinliklerinde yeşillikler, meyveler, sebzeler, ve dahi her türlü kuru hububat, mandıra ve daha nice güzellikler… Menemen, pazarcılığı çok çok iyi bilen bir memleket. Bu kadar geniş ve komplike (karmaşık) bir pazar ülkemizde epey nadirdir. Menemen pazarında sebze-meyvenin en lezzetlisini, en tazesini hatta kılık-kıyafetin en kaliteli olanlarını bulabilirsiniz. Kıyaslama anlamda hiçbir pazar yeri Menemen pazarının yerini tutamaz.
Bundan yıllar önce, 16. yüzyılda hayatta olan Süleyman Menemeni adındaki bir üstad olan muhteremin el yazması bir divanı bulunmakta idi. Ancak el yazması bu divan 1959 yılına denk Menemen Belediyesi yetkilileri tarafından korunmuş daha sonra ise kayıplara karışmıştır. Ama Menemenli meşhur gazeteci A.Cevdet YİĞİTOĞLU’nun o zaman diliminde çıkarttığı Menemen Gazetesi’nde bu durumu bir özet halinde yayınladığı paylaşımdan öğrendiğimiz kadarıyla; Menemen’de Pazar’ı Perşembe günü kurulur. Tüm bu pazara İzmir dâhil her yerden pek çok insan gelir. Öyle bir muhteşem bir pazar kurulur ki insanlar yan yana yürüyemez. Her anlamda sahip olduğu şeyleri iyi olan Menemen halkında kibir ve fazlaca kıskançlık çoktur. Ama eve gelen misafire de hürmetleri fazladır. İlk bakışta hayran bırakan zarif ve güzel kızları vardır. Havası ve uyu güzeldir ve hediye olarak İzmir’e götürülür” der. Neredeyse 500 yıl önce yapılan tüm gözlemler, düşünün değerli okurlar.
Perşembe Pazarı denildiği vakit aklıma garajımız geldi. Menemen’de bildiğiniz gibi bir garajımız var. Biraz bakımsız kalmış fakat yine de bizim için önemli olan bir yer Menemen. Özellikle Perşembe günleri kurulan pazardan yükünü alan koşturur dolmuşlara. Neyse ki Allah’tan şoförlerimiz sabırlı… Hiç kızmadan insanların pazar arabalarını, yanlarında taşıdığı çantalarını indirip bindirmelerini bekler. Hatta öyle ki yolcular bu konuda birbirlerine epey yardımcı da olurlar. Menemen Garajı epey hareketlidir. Hiçbir garajda olmayan kalabalık kadar ardı ardına İzmir’e kalkan dolmuşlara tanık olursunuz. Sahip olduğumuz güzel garajımız aynı zamanda önemli bir mevkide bulunuyor. Çünkü İzmir-Çanakkale yolunun hemen üzerinde bulunuyor. Menemen aslında çok daha iyi bir garaja sahip olmalıdır. Merzifon, Havza, Ödemiş ve Viranşehir gibi ilçelerin terminalleri oluyorsa bizim de olmalı diye düşünüyorum. Menemen’de şuan birkaç otobüs firması bizim garajımızdan yolcu almaktadır. Yine yol üzerindeki tüm sepetler, testiler, çömlekler… Öyle ki bu Menemen’e has bir görüntüdür. Tüm bu sepetlerin, testilerin görüntüsü olmaz ise Menemen eksik kalır. Tüm o görüntüyü bozmadan garajı tekrardan inşa etmek gerekmektedir. Bu arada sahip olduğumuz asfalt yolumuzun üzerinden sürekli ağır ölçekte vasıtalar geçer. Pek çok kamyon, tır için Çanakkale - İzmir yolu epey önemlidir. Fakat yine de kazaların çok yaşandığı da bilinmektedir. Menemen çevre yolu bitene değin tüm bu görüntü sürmeye devam edecek sanırım. Öyle umuyorum ki daha fazla kaza yaşanmaz bu yolda. Ancak, tüm bu yol üzerindeki bazı farklı ve çeşitli yerleşim noktalarımızın üstgeçit eksiği olduğu da tespitlerim arasında. Buna da acil çözüm gerekir.
Menemen Ovası’na Yamanlar’dan baktığımızda tüm bu ovadaki yapılaşmanın giderek fazlalaştığı görülmektedir. Süleyman Menemeni’nin 16. Yüzyılda rahatlıkla ifade ettiği gibi: “Menemen dört köşesi bağlarla ve bahçelerle çevrili, bolluk ve refahlık içinde yaşayan cennet misali bir şehirdir.” Gerçekten keşke tekrar bağ, bahçelik içinde insanlarımızın yaşadığı cennet misali bir şehir olmayı yeniden başarabilseydik demeyelim birkaç yıl sonra... Bağlarımıza, bahçelerimize ve dahi ülkemizin sayılı ovalarından birisi olan Menemen Ovası’nın betonlaşmaya kurban gitmesinın önlenmesi adına çok daha dikkatli olmakta fayda olduğunu söyleyebilirim.
Sanırım, sürekli olumsuzluklardan bahsediyorum. Menemen’de olumlu şeyler yok mu? Elbette var. Ancak tüm bunlar, olumsuzlukların yanında epey azınlıkta, ne acı ki.
Halkımız geçim derdi çekmekteyken, kimi aday adayları seçim hazırlığıyla uğraşmakta. Temmuz ayı itibarıyla gizliden gizliye bazı görüşmeler, bazı girişimler ve halk nezdinde bazı nabız yoklamalar başlamıştı. Sanıyorum ki ben Temmuz ayında kendi memleketime geldiğim için tüm bu atmosferi gördüm. Belki de çok daha önce başlamıştı, kim bilir...
Memleketimiz için kim daha hayırlı olacaksa o kişinin seçim kazanmasını ümit ederim. Ancak yine de bir dost olarak bahsettiğim bu sorunlara mutlaka çözüm bulunmasını da memleketim için temenni ederim.
Tren istasyonumuzun en üst katındaki tadilat epey göze çarpıyordu. İzmir’den gelecek olan tüm TCDD çalışanları ile ilgili yeni bir birim olacağını duydum. Şimdiden hayırlı olmasını temenni ederim.
Menemen’imizin çarşıları ve yolları (Lise yolu-Sevgi yolu) yine epey kalabalık, yine hareketli idi. Fakat yine de bazı iş kollarında biraz ticari sönüklük başladığını gördüm. Genel ekonomik gidişat yüzünden midir bilinmez ancak bazı iş kollarında sıkıntılar olduğunu görebiliyordum.
Kubilay Kültür Merkezi, ister trenle isterse karayolundan geçen herkese görünen bir mevkide inşa edilmiş. Epey de isabetli olmuş. Ümit ediyorum ki güzel faaliyetlere ev sahipliği yapacaktır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Gölpark’ı geçtiğimiz yıl içinde görmüştüm. Böylesi bir alana da muhakkak ihtiyaç vardı ilçemizde. Menemen’de hayata geçen en güzel eserlerden biri olmuş. Ümit ederim ki ilerde kent müzesi ve şehir arşivi ile menemen yemeğinin genel tanıtımı ile ilgili de çeşitli faaliyetler olur. Zira bunu birkaç yıldır hemen her fırsatta dile getirmeye devam ediyorum ve edeceğim.
Menemen denince aklıma o meşhur lokma tatlısı gelir. Bu defa iki kez denk geldim sanırım. Fakat ikisinde de misket şeklinde lokma yemek nasip oldu. Eskiden halka biçiminde görürdük bunu. Değişiyor mu, bilemiyorum. Fakat yine de değişiyorsa, pek sevmedim ben bu değişikliği...
Aslında ifade edilebilecek başka pek çok şey de var. Fakat ilk aklıma gelen gözlemlerim bunlar diyebilirim. Güzel yanlarıyla, tüm olumsuzlukları ile bu memleket bizlerin değerli okurlar. Olumsuzluklara inat gerçekten güzel bir memleketimiz var. Umarım bahsettiğim tüm bu eksiklikler de tamamlanarak çok daha güzel bir Menemen’i görmek ve bu cennette yaşamak da nasip olur.
Bir başka konuda görüşünceye değin, sevgilerle esen kalın.
Değerli notlar oluşturmuşsunuz, menemenliyiz ama menemende tarihi yerleri gezilip görülecek yerleri ve aliece gidilip vakit geçirilecek yerleri bilmiyoruz. bu konularda da bizi bilgilendirirseniz herkes de faydalanmış olur, mesela çocugumu götürebileceğim bir yeşillik yada farklı bir yer çok bilmiyoruz tarihimizi menemen tarihimizi gezerek görerek yaşatabileceğimiz yerleri bilmiyoruz