NE DEDİYSEK O ÇIKTI
Her seçim sonucunu yorumlamak adettendir. Biz de geleneği bozmayalım ve yorumumuzu yapalım. Öngörülerimizi hatırlayalım, hangileri isabetli olmuş hangilerinde yanılmışız bir bir ortaya koyup üzerinde tartışalım.
Evet, düşe kalka da olsa yürüyen bir demokrasimiz var. Kesintileri bir kenara bırakırsak 1946’dan bu yana çok partili sistem içerisinde millet iradesinin sandık yoluyla egemenlik kuramına uygun olarak temsil edilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bu yönüyle 31 Mart Yerel Seçimi de demokrasi zincirinin halkalarından birisi olmuştur.
Yerel Seçim deyip geçmeyin yerel seçimleri erkler ayrılığı teorisinde bahsi geçen yatay erkler ayrılığına uygun bir dengeleme aracı olarak düşünebiliriz. Hele hele Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin keskin çizgilerini yok ettiği düşey (yasama, yürütme, yargı) erkler ayrılığına ihtiyaç duyulan bir dönemde yerel seçimler bir anlamda erklerin tek elde toplanmasına karşı bir check &balance sistemi olarak devreye girmiştir. Siyasal sistemler böyledir işte, siyasi tarihi hep bu akışkan güçlerin dengelenmesi süreci olarak da görebiliriz. İlk çıkardığımız sonuç; sistem kendisini kontrol edecek bir fren mekanizmasını devreye sokmuştur diyebilir miyiz? Daha genel bir deyimle yerel yönetimlerde iktidarın mutlak gücüne sınır çizilmiştir dersek uygun olur mu?
Sonuçlar üzerinde yorumumu Türkiye geneli ve Menemen özeli adı altında iki başlık altında yapacağım
Türkiye genelindeki değerlendirmem aşağıdadır:
22 Mart 2019 tarihli 31 Mart’ta Kim Kazanacak başlıklı yazımızda bazı tahminlerde bulunmuş, bir model kurmuş ve yorumlamıştık. Yazıda özetle; iki öncül kabulümüz olmuş
Ö1: Belediye Meclisi seçimlerinde %51 oy alan taraf başarılıdır.
Ö2: İstanbul, Ankara ve İzmir’i aynı anda kazanan taraf başarılıdır demiştik.
Daha sonra da “İki öncülden birisini sağlayanı yerel seçimi kazanmış sayabiliriz. İlk kriterimiz budur. Çünkü bu öncüllerin en az birisinin sağlanması halinde bile taraflar seçimi biz kazandık iddiasında bulunacaktır.” öngörüsünde bulunmuştuk.
Dediğimiz gibi de oldu. Biz bu durumu bulanık yapı olarak tanımlamış ve çeşitli senaryolar üzerinde yorumlarda bulunmuştuk. Tarafların toplam 12 rekabetçi Büyükşehirdeki başarı durumuna göre (İstanbul, Ankara, Balıkesir, Denizli, Aydın, Manisa, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Eskişehir Tekirdağ) olası senaryoları (4-8/8-4, 5-7/7-5, 6/6) yorumlamıştık. İşin doğrusu 3-9/9-3 gibi bir senaryoyu ihtimal dahilinde görmemiştim ama yanılmışım.
Gerçekleşen 3-9 senaryosudur. Yani rekabetçi 12 büyükşehirden 3’ünü Cumhur ittifakı (Balıkesir, Denizli, Manisa) 9’unu (İstanbul, Ankara, Aydın, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Eskişehir Tekirdağ) ise Millet İttifakı kazanmıştır. Modelimizi de aşan bir başarıyı yakalayan muhalefet net bir şekilde seçimi kazanmıştır diyebiliriz.
Menemen özelindeki değerlendirmem aşağıdadır:
28 Mart 2019 tarihli Menemen’in Emanet Koltuğu başlıklı yazımda;
“Tüm bu değerlendirmeler ve 24 Haziran’ın sayısal sonuçlarını referans alacak olursak Serdar Aksoy’un Durmaz Bayraktar’dan bir adım önde olduğu görülüyor. Siyaset bilimi verilerine göre 9 aylık bir sürede artı/eksi %10-30 arası karşılıklı oy geçişi olması için ya ülke genelinde ya da Menemen özelinde seçmenin tercihini doğrudan etkileyecek olağanüstü gelişmeler yaşanması gereklidir. Mevcut durumda bu değişimin yaşanması oldukça zor diyebiliriz. Serdar Aksoy’un Menemen Belediye Başkanlığı şaşırtıcı değildir ancak Durmaz Bayraktar’ın seçilmesi ciddi bir sürpriz olacaktır. “ demiştim. Nitekim sonuç tam tahmin ettiğim şekilde gerçekleşti.
Size samimiyetimle bir şey söylemek istiyorum. Ülkenin çok ciddi politik ve ekonomik sorunları vardır. Hadi gelin hep birlikte şu seçim gündemini arkamızda bırakalım.
Sn.Kılıçdaroğlu ve Sn.Akşener ilk açıklamalarında; sistem, meşruiyet ya da erken seçim tartışmalarına girmeyeceklerini söyleyerek Erdoğan’a zeytin dalını uzatmış ve özellikle ekonomik krizi aşmak için üzerlerine düşen fedakarlığı ve işbirliğini yapacaklarını ifade etmişlerdir. Sn.Erdoğan’a düşen de ülkemizin selameti ve geleceği için bu zeytin dalına el uzatmak olmalıdır. Sözkonusu vatan ise gerisi teferruattır diyoruz ya, bunu söylemde bırakmayalım. Erdoğan’dan bu süreçte daha yapıcı ve birleştirici bir üslup beklemek her vatandaşın hakkıdır. Tabanına mesaj vermek için merkez benim, para vermezsem yapamazlar, hadi yapsınlar da görelim gibi ifadeler ne kendisine, ne partisine ne de ülkeye bir şey kazandırmayacaktır. Milli irade net bir mesaj vermiştir. Sn.Erdoğan’a sen yerinde kal ama yerelde de muhalefetle uyumlu ol mesajı çok açıktır.
Yine Menemen’e gelecek olursak; Menemen seçmeni Serdar Aksoy’a seninle koşmak istiyoruz, var mısın diyerek alternatifsiz ve kısıtlaması olmayan bir şekilde açık oy farkıyla emaneti vermiştir. Menemen seçmeni Serdar Aksoy’u genç, dinamik, eğitimli, uyumlu görmüş ve desteğini esirgememiştir. Serdar Aksoy Tahir Şahin dönemlerini unutacak ve kendi hikayesini yazacaktır. Çok da zamanı yoktur. Verilen süre sadece 5 yıldır. Ancak fırsatlar da Serdar Aksoy’un elindedir. Sn.Kılıçdaroğlu CHP’de bir gelenek başlatmış başarılı ilçe belediye başkanlarını tereddütsüz büyükşehir belediye başkanlığına aday göstermiş ve 3’te 3 yapmıştır. Demek ki doğru bir model kurmuş. Serdar Aksoy’un hedefi İzmir Büyükşehir Belediyesinin bir sonraki CHP’li başkan adayı olmaktır. Başka türlüsü düşünülemez. 20 Mart 2019 tarihli Menemen’in Çılgın Projesi yazımda Menemen Belediye Başkanlığını kazanacak adayın elindeki altın fırsattan bahsetmiştim. Mevcut zor ekonomik koşullar modern tarımcılık ve tarım endüstrisini ekonomik gelişme modeli olarak adeta dayatmaktadır. Bunu Menemen yapamazsa Türkiye’de hiçbir ilçe yapamaz. Hobi bahçesi kurmayacağız, İzmir’i besleyeceğiz gibi iddialı bir vizyonla yapılacak başlangıç Serdar Aksoy’a Türkiye çapında bir başarı sağlayacaktır. . Serdar Aksoy’u İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına götürecek yol bellidir, bugünden itibaren “nasıl yapacağız” sorusunun cevaplarını ajandasına yazmaya başlamalıdır
Rakamlara girmeyeceğim, oy analizini başka bir yazıma bırakarak kazananlara hangi partiden olurlarsa olsun “yolunuz açık olsun” diyeceğim. Kazanan Türkiye’dir, kazanan demokrasidir, kazanan bu ülkenin yurtsever, sessiz ve fedakar vatandaşlarıdır. Seçim bitmiştir, çok önemli sorunlarla yüzyüzeyiz, arkamıza bakmadan el ele, omuz omuza vererek işimize bakalım. Kalın sağlıcakla…
Cumhur oyunu korudu. Evet. Ama nasıl? Basına uygulanan sansürle, tüm devlet imkânlarının kullanımı ile, insanların ötekileştirilmesi ile... Seçim sadece sandığa gidip oy atmak değildir.... Eşref Bey sizi zevke takip ediyoruz. Kaleminize sağlık.
CHP' Kılıçtaroğlu 15 Temmuzda Askeri birliklerin önüne araç çeken Hiç bir başkanı tekrar aday göstermedi. Bu yerel seçim bir yerel seçimden ziyade ideolojilerin boy gösterdiği bir seçim oldu vesselam.
Cumhur oyunu korudu ama?