TÜRKİYE İTTİFAKI
Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimlerden hemen sonra Türkiye ittifakı kavramını ortaya attı. Erdoğan, ilk olarak 18 Nisan’daki Memur-Sen toplantısında dile getirdiği bu söylemi bir gün sonra Twitter paylaşımlarıyla tekrarladı. Erdoğan o paylaşımlarında şunları söyledi:
“Ülkemizin önünde 4,5 yıllık kesintisiz bir icraat dönemi bulunuyor. Seçim tartışmalarını geride bırakarak, ekonomi ve güvenlik başta olmak üzere asıl gündemimize odaklanmamız şarttır.”
“Dönem, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi perçinleme dönemidir. Gayemiz, milletimizin refahını artırmak, güvenlik ve özgürlük dengesini koruyarak devletimizin bekasına yönelik tehditleri bertaraf ederek, Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmaktır.”
“Terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürürken, inşallah ülkemizin ihtiyacı olan yapısal reformları da hayata geçirmeye devam edeceğiz.”
“Gücümüzü Milletten alarak, daima ortak akla, ortak vicdana, milletimizi bir araya getiren ortak değerlere vurgu yapacak; kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden siyaset yelpazesindeki herkesle Türkiye ortak paydasında buluşmanın mücadelesini vereceğiz.”
“2023 Türkiye’sini inşa edecek olan yine milletimizin bizatihi kendisidir. Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak, 82 milyon hep birlikte Türkiye ittifakı olarak hareket etmeliyiz.”
Açıklamanın önemli büyükşehirlerin CHP’ye kaybedildiği bir yerel seçimin hemen ertesinde yapılması dikkat çekiciydi. Bahçeli’nin tepkisi gecikmedi, yaptığı açıklamada; "Ülke bazlı siyasi bir ittifak olamaz. Bizim ittifakımız cumhurladır, bizim ittifakımız AKP'li kardeşlerimledir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ittifakı ile neyi kastettiğini elbette bilemeyiz. Ama konunun zillet ittifakı tarafından istismar edildiğini görüyoruz. Bizim inandığımız Cumhur ittifakıdır. Bizim amacımız milli bekayı sonuna kadar yaşatmaktır. Cumhur ittifakına yönelik sabotajlara fırsat vermemektir" dedi.
Bahçeli’nin eleştiri sayılabilecek bu açıklamalarının ardından Erdoğan 23 Nisan resepsiyonunda sözlerine daha da açıklık getirerek; “Türkiye İttifakı'ndan kastım; cumhurdan kastım nedir? Tüm Türkiye'dir. Türkiye İttifakı da Cumhur İttifakı'nın farklı bir versiyonudur. Şu anda 82 milyonu farklı farklı şehirlere ayırarak konuşamayız. Ama 82 milyonu biz bir ittifak içerisinde tek millet, tek bayrak, tek devlet olarak topluyoruz, kastımız da budur" dedi.
Doğal olarak kamuoyu bu kavramı hemen ele aldı. Köşe yazarları yazdı, açık oturumlarda tartışıldı. Ancak bugün itibariyle Türkiye ittifakının ne anlama geldiğinin açık bir ifadesi henüz yok. Belirsizlik mevcut. Ben yapılan açıklamaların satır aralarından çıkardığım ipuçlarıyla bu anlamı sorgulayacağım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “82 milyonu biz bir ittifak içerisinde tek millet, tek bayrak, tek devlet olarak topluyoruz, kastımız da bu” ifadesi sanırım Türkiye ittifakının en somut tanımlaması oldu. Bu açıklamayı ele alarak başlayalım.
Mevcut Anayasamızda açıkça bir millet tanımı bulunmamakla birlikte 66. Maddedeki “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ifadesinden yola çıkarsak, Türk vatandaşlarının oluşturduğu Türkiye Cumhuriyeti halkına da Türk milleti diyebiliriz. Bu yolla Türk milletinin Anayasal bir tanımına ulaşabiliyoruz. Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kastettiği tek milletin anlamı vatandaşlarımızın oluşturduğu Türk milletidir.
Tek bayrak, tek devlet ise Anayasamızın 1., 2., ve 3. maddelerinde açıkça ve detaylı olarak tanımlanmıştır. Toplu olarak özetliyorum;
Türkiye Devletinin şekli bir Cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.
Bunları niye mi yazıyorum? Aslında Türkiye ittifakı vardır ve bu ittifakın tanımı Anayasamızda yer almaktadır. Bu ülkede yaşayan insanların kahir ekseriyetinin yukarıda yazdığım Anayasa maddelerinin tek kelimesine bile itirazı olduğunu düşünmüyorum. Zaten Anayasalar toplumsal mutabakat ve anlaşma metinleridir, toplumun büyük çoğunluğunun kabul ettiği sözleşmelerdir.
Madem Anayasamızda bu tanımlar var, aklımıza gelen ilk soru doğal olarak şu oluyor; Anayasal zemini olan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti varken ayrıca bir Türkiye ittifakı diye bir tanıma gerek var mı? Türkiye ittifakı tanımı bu yönüyle tarihi ve sosyolojik bir tanım olamaz, kurumsal anlamda siyasi bir tanım da olamaz olsa olsa zor günleri aşmada kullanılabilecek ve moral, motivasyon yaratacak sloganvari bir tanım olabilir.
O zaman Türkiye ittifakının gerçekleşme koşullarını iyice somutlaştırarak sizlere soruyorum:
- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk’ün inkılâp ve ilkelerine sahip çıkacak mıyız?
- Çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azminde miyiz? Bu yolda yürümeye kararlı mıyız?
- Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, Cumhuriyete sahip çıkacak mıyız?
- Millet iradesinin mutlak üstünlüğüne inanıyor, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu kabul ediyor muyuz?
- Kuvvetler ayrımına uyacak mıyız? Hiçbir kişi ve kuruluşun, Anayasamızda gösterilen hukuk düzeni dışına çıkamayacağını taahhüt ediyor muyuz?
- Lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağına söz veriyor muyuz?
- Bu ülkede yaşayan herkesin kanunlar önünde eşit olduğuna inanıyor muyuz?
- İnsan haklarına, temel hak ve özgürlüklere saygılı mıyız?
Bu sorulara cevabımız tek tek EVET ise ittifak vardır. Soruların her biri zaten mevcut Anayasamızda yer alan ilkelerdir. Buradaki bir sorunun cevabında bile evet demeye tereddüt edenle ittifak olmaz.
Eğer daha somut ve uygulanabilir bir Türkiye ittifakı isteniyorsa da yapılacak şey bellidir. Kurucu felsefeye ve temel ilkelere dokunmadan tüm siyasi partilerin katılımıyla, milletin içine sinecek şekilde daha eşitlikçi, daha özgürlükçü, daha demokratik, çağdaş yeni bir toplumsal sözleşme yani “Anayasa” yapmaktır.
Söz dönüp dolaşıp büyük önderimiz Atatürk' ün belirlediği ana maddelere geliyor.Bunu reddetmek yerine daha geliştirmekten başka çıkışımız olmadığı aşikar.Güzel bir yazı olmuş.Tebrikler.
İdeal olan ve toplumun değişik kesimlerinin buluşması gereken asgari müşterek bunlar. Ama yönetenlerin bugünkü anlayışı ile bu mümkün değil korkarım. Onların kastettikleri malumumuz. Kayıtsız şartsız biat. Bu güzel yazı için teşekkürler Eşref Bey.
Tam da bu işte, olanı ısıtıp önümüze getirmenin anlamı yok, iktidar Anayasaya uyacağını demokrasi, hukuk, insan hakları ve Cumhuriyet değerlerine uyarsa bu ittifak zaten kurulmuş oluyor.