MAZBATA
Mazbata kelimesi Arapçadan dilimize geçmiştir. Arapça “dabt” yani “tutma” kelimesinden gelmiştir. Zabıt kelimesine yakındır. Dilimizde ilk olarak 1900 yılında Kamus-ı Türki’de “müzakere sonuçlarının imzalandığı tutanak” olarak tanımlanmıştır. Günümüzdeki anlamı seçim kurulu tarafından seçim sonuçları sonucunda kazanının belirlendiği tutanak, bir anlamda görev yetki belgesi anlamında kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanına, milletvekillerine seçildiğinde mazbata verilir, belediye başkanlarına, muhtarlara göreve başlamaları için mazbata verilir.
Evet, günlerdir süren seçim tartışmalarından sonra Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu İl Seçim Kurulundan mazbatasını ikinci kez alarak göreve başladı.
Sürece hiç değinmeyeceğim, hukuki dayanağı zayıf, daha ziyade siyasi bir kararla iptal edilen seçim sonucunda yeni bir kampanya dönemi daha yaşandı ve nihayet 23 Haziran akşamı saat 19:00 sularında İstanbul’un yeni belediye başkanı bir kez daha belli oldu. Peki değişen bir şey oldu mu? Evet değişen bayağı bir şey oldu bu kez. Bir kere itirazsız, yorumsuz net bir sonuç ortaya çıktı. 14 bine yakın olan fark 50-60 katına çıkarak 806 bin oya geldi. İmamoğlu zafer kelimesini sevmiyorum, zafer düşmana karşı kullanılır, biz yeni bir başlangıç diyelim diye yorum yapsa da bu sonuç çok açık bir “seçim zaferi”dir. Kime karşı kazanıldığı gibi konulara girmeye gerek yok. Bana göre bu sonucun ortaya çıkmasına sebep olan faktörü 5 başlıkta ele alacağım;
- Yapılan arda arda seçim ve referandumlar sonucunda Türkiye’nin genelinde olduğu gibi İstanbulluların seçim yorgunluğu yaşayacağı tahmin ediliyordu. Olmadı, katılım arttı. Kimileri tatilini ileriye bıraktı, kimileri tatilinden geldi oy kullandı geri döndü. İstanbul’da kütüğe kayıtlı olup da başka şehirlerde yaşayanlar akın akın İstanbul’a geldi ve oylarını kullandı.
- Sandık başında görev yapıp, oylarına sahip çıkanların gayreti ise görülmeye değerdi. Parti farketmeksizin, sandık kurulu görevlileri, güvenlik güçleri de dahil olmak üzere çok temiz bir organizasyonla seçim yapıldı.
- Yukarıda bahsettiklerim ülkemiz demokrasisi adına çok güzel şeylerdi. Ancak herkesin içinde bir parça burukluk da vardı. Madem seçimi bu kadar güzel yapıyoruz ve yaşıyoruz, ne gerek vardı hukuksuz bir kararla seçimi yeniletmeye, ne gerek vardı demokrasimize yargı yoluyla gölge düşürmeye diye düşünenler sadece İmamaoğlu’nu seçenler değildi. S andığa gelenlerin ekseriyeti bu düşünceyi taşıyordu.
- Üstte siyaset rüzgarları ne kadar sert eserse essin, taban yani halk herşeyin farkında, oyunu farklı kullansa da söylemi birbirine oldukça benzer. Seçmen iptal edilen seçimi bir “hak gaspı” olarak gördü. Oy veren de vermeyen de herkes ilk seçimi İmamoğlu’nun kazandığını ve hakkı olduğunu biliyordu. Nitekim seçmen iradesi de bu yönde tecelli etti ve büyük bir oy farkı ortaya çıktı.
- Toplum kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı bir siyaset dilini sevmiyor. Barışmak, uzlaşmak ve kucaklaşmak istiyor. Negatif propaganda dili kaybettiriyor. Milletle inatlaşmamak lazım, milletle didişen kavga eden sandıkta hep kaybetmiştir. İnsanımız barış, huzur ve geçim istiyor. İş istiyor, aş istiyor. Geleceğine umutla bakmak istiyor. Siyasetin görevi de bunu sağlamaktır.
Neticeten; çok da rahat hissetmediğimiz bu günlerde milletimiz demokrasiye, hakka ve hukuka olan inancını birkez daha gösterdi. Aşmamamız gereken çok önemli sorunlarla karşı karşıyayız, artık önümüze bakalım. Kalın sağlıcakla…
İyi de itiraz olmadan kabul etmekle hukuk olur mu? Hak ayrı hukuk ayrı. Tamam millet bu kararı verdi ama itiraz edilmemesi daha kötü olurdu, tüm oyları yeniden saysalardı böyle olmazdı.
İlk seçimin iptal gerekçesini okursan hak ve hukuk ayrımını öğrenirsin. Tüm oyların yeniden sayılması seçim kanununda yeri olmayan bir uygulamadır. Seçim kanununa göre sadece tutanaklarda itiraz şerhi olan oylar yeniden sayılır, o da yapılmıştı zaten. Senin dediğin olursa her seçimden sonra herkes herşeye itiraz eder bütün oylar yeniden sayılır, aylarca seçim konuşuruz, akıl işi mi?
Milletle disilen kavga eden sandıkta hep kaybetmiştir denmiş Akp bunu bile bile niye seçimi yeniletti? Ne var bu İstanbul belediyesinde?