Merhabalar değerli okurlar,
Geçtiğimiz hafta kent kimliğinin öneminden ve ilçemiz adına elzem olan bir ihtiyaçtan bahsetmiştim. Menemen Kent Müzesi...
Bu hafta ise sizlere ilçemiz adına önemli gördüğüm bir başka konudan bahsedeceğim. Bir tarafımızda Aliağa diğer tarafımızda Çiğli ilçeleri var. Biri kuzey komşumuz bir diğeri ise güney komşumuz. Hem Aliağa’da hem de Çiğli’de modern tesislerde güzel hizmet sunan oteller bulabiliyor iken bunu Menemen’imizde bulamamak hem üzücü hem de düşündürücü... Elbette Aliağa’nın gerek iş insanlarını gerekse turistleri misafir etmesinden ötürü doluluk oranının yüksek olduğunu ifade edenler olacaktır. Doğru, haklılar. Çiğli’deki otellerinde yine iş insanlarının tercihi nedeniyle dolduğu ifade edilecektir. Doğrudur, onlarda haklılar... Lakin her iki ilçenin arasına sıkışmış vaziyette kalan Menemen’imiz bu durumu avantaja dönüştüremez miydi? Aslında bu durum bir dezavantaj değil bir avantajdır, kullanmasını bilene elbette...
Bir yerde otel olması için illaki iş insanının gelmesine gerek yoktur. Ülkemizde nüfusu 50 binin altında olan 17 adet ilçemizde birkaç otel ve birkaç pansiyon varken 180 bin nüfuslu Menemen’imizde bir otel olmaması üzücü... Bir yerde otel olması için illaki deniz olmasına da gerek yok. O kadar çok turizm türü var ki, üstelik Menemen’imizde öylesine bir potansiyel taşıyor ki, yeter ki turizm canlandırılmak istensin...
Bazı yerler vardır ki, önemli bir vasfı olmadan dahi sırf yol üstünde bulunduğu için gelişir ve konaklama alanında ilerleme kaydeder. Misal Ankara’nın Polatlı ilçesi Cumhuriyetin ilk yıllarında küçük bir kasaba iken demiryolunun avantajı ile hızla büyümüş ve ilçe olmuştur. Demiryolu sayesinde ticaret canlanmış, nüfus artmış, ekonomik faaliyet türleri çeşitlenmiştir. Çünkü trenler yolcuların talebi nedeniyle Polatlı kasabasında durmak zorunda kalıyordu. Tarımsal ve hayvansal ürünler almak isteyen yolcular istasyonda bulunan tüccarlardan bu ihtiyaçlarını gideriyor ve yollarına devam ediyorlardı. Uşak ve Afyonkarahisar şehir merkezleri de İstanbul-Ankara ve İzmir karayolu ulaşımında adeta kavşak görevi gördüğü için çok sayıda dinlenme tesisine, otel ve lokantaya ev sahipliği yapmaktadır. Size bizatihi tanık olup yaşadığım bir olayı aktarayım: Bir gün Ankara’dan Samsun’a otobüs yolculuğu yapıyorum. Samsun’un girişinden itibaren her yerde “MENEMEN” tabelasına denk geliyor, mutluluk ile birlikte aynı zamanda üzüntü duyuyorum. Evet, değerli okurlar. Yanlış duymadınız. Hem sevindim, hem üzüldüm. Bu iki duyguyu bir arada yaşadım. Zira her yerde MENEMEN tabelasını görmek beni çok mutlu etmişti. Yolun sağında, solunda ve abartmadan ifade edeyim her kilometre başı büyük büyük tabelalarda MENEMEN yazıyordu. Hiç bu kadar MENEMEN yazısı görmemiştim. Kendi memleketime gelmiş kadar sevinmiş ve mutlu olmuştum. Ancak diğer yandan da üzülüyordum. Zira, kendi memleketimde MENEMEN yemeğine bu kadar önem verilmiyordu. Yol üzerindeki birçok tesis önünde Menemen yemeği için mola verenleri görmek mümkündü. İçlerinde merak edip tatmak isteyenlerinde mola verdiğini düşünün...
Menemen yemeğinin çıkış yeri olan Menemen’de ne yazık ki bunun tanıtımını yapmayı bir köşeye bırakın, yol üzerinde kaç yerde Menemen tabelası görebiliyoruz? Diyebilirsiniz ki, yola İzmir’den yeni çıkmış biri 30 dakika sonra Menemen’de mi mola verecek? Bu noktada, bunu diyenler haklı değildir bu sefer. Zira birçok konuda merak ettirmek en önemli husustur. Menemen yemeğini Menemen’de tatmak isteyenler sizce hiç mi olmayacaktır? Elbette ki olacaktır. Bunun tanıtımı yapılırsa ve bilhassa dev tavalarda Menemen yemeği yapılırsa o gün ortalık şölen alanına dönmekle kalmayacak ilçemiz adına da önemli bir değerimize sahip çıkılmış olunacağı aşikardır.
Geçit ya da geçiş turizmi olarak adlandırılan turizm türünde; yol üzerindeki bir yer eğer ki bir farkındalık oluşturursa dikkatleri üzerine çekmekte ve bu durum geçiş turizminin bir avantajı olarak görülmektedir. Ülkemizde bunun örnekleri çoktur. Çorum’da leblebi, Afyonkarahisar’da kaymak, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde Beypazarı kurusu vb. gibi. Ancak bu durum genelde yol üzerindeki tesislere günübirlik bir kazanç sağlayacak olsa da, turizmin o kadar çok türü vardır ki, Menemen yemeğinin yapılacağı bir gün “MENEMEN FESTİVALİ”ne önceden rezervasyon yaptırıp gelmek isteyen turistlerimizi düşünün. Yerel ürünlerimizi sunduğumuz (tartı, Emiralem’in çileği, Seyrekköy’ün kavunu, unutulan ve bir defa yapılan Menemen Şeftali Festivali vb.) bir şölen ortamı... Menemen Festivali bu işin mutfak turizmine bir örnektir sadece. Mutfak turizmi gibi daha birçok çeşit turizm türü olduğu düşünülürse, ilçemiz aslında turizmde çok iyi bir noktaya gelebilir. O zaman ilçe olarak bizimde 3-4 yıldızlı bir otele sahip olmamız hiç şüphesiz ki, kaçınılmaz bir gerçek olacaktır.
Tarihi hususlar çerçevesinde bir kent müzesine ihtiyacımız olduğundan bahsetmiştim. Müzeler bu anlamda çok önemli bir yer teşkil ediyor. Tarihe yolculuk yapmak isteyen tarihe meraklı ya da o yöredeki kültürel değerleri tanımayı seven turistler için kültürel turizm türünde müzelerimiz kadar açık alan müzesi olarak tabir edebileceğimiz Panaztepe kazı alanımız gibi gezilip görülmesi gereken çok önemli yerlerimiz mevcut. Yeter ki tanıtım yapalım, bakın kültürel turizm konusunda nasıl atağa geçiyoruz. Menemen hem şehir turizmi konusunda hem de kültür turizmi konusunda büyük bir potansiyel barındırıyor. Yeter ki farkına varalım.
Doğa turizmi konusunda birşey dememe gerek yok sanırım. Emiralem, Çukurköy, Karagöl ve daha birçok köyümüz ve mevkiilerdeki doğanın güzelliğini anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır.
İlçemizde ekoturizm, inanç turizmi ve yavaş turizmin kırsal versiyonları gibi daha birçok turizm türü için gerekli potansiyel vardır. Yeter ki değerlendirmek isteyelim. Seyrekköy’ün meydanı bile çok farklı bir meydan olma özelliği taşıyor. Sanatla iç içe ve birbirinden değerli çalışmaların sergilendiği bir meydan. Bu noktada Sayın Ertuğrul SÜER’in emeğine sağlık demeden geçemeyeceğim.
Gelecek ziyaretçi talebine uygun olarak bir tanıtım programı yapılırsa bu durum giderek artan sayıda bir ziyaretçiyi kendine çekecektir. Bu kapsamda her çeşit turizm türünü değerlendirmeliyiz. Gelecek taleplere bağlı olarak ilçemiz yeni bir kalkınma modeli ile tanışacaktır. Bu vesileyle otel, butik otel, yeme-içme mekanı ve alışveriş yerlerinin (testi-çömlek ve süt ürünleri satan yerler vb) çoğalmasını sağlayacak bu da “bacasız sanayi” olarak isimlendirdiğimiz kalkınma türünü ilçemize kazandıracaktır. Kalkınmadan öte ilçemiz turizmden payına düşeni almakla kalmayacak, birçok cevherini ortaya çıkaracak, tanınırlığı artacak ve Aliağa ile Çiğli arasına sıkışmış gibi görünmeyip ikisinin arasında çok önemli bir geçiş noktası olduğunu farkındalıklarıyla birlikte hissettirecektir. Çiğli’de ya da Aliağa’da konaklama yerine Menemen tercih edilebilecek ve kırsal turizmden ekoturizme, şehir turizminden mutfak turizmine, kültür turizminden geçiş turizmine değin birçok alanda kendini ön plana çıkarabilecektir. “İki komşu ilçe arasında sıkışmış” sözlerini son yıllarda çok duymaya başladık. Ancak bunu değiştirme gücü o şehirleri inşa eden insanların elindedir. Bir şehrin yükselişi de çöküşü de o şehrin insanlarına ve kendilerinin tayin ettiği yerel yöneticilere bağlıdır. Artık komşu iki ilçe arasından sıyrılıp ön plana çıkabilmemiz gerekir. Kim bilir? Belki de, bunun yolu turizmdir. Belki de tarım turizmidir. Menemen’imiz bir kez daha ifade etmek gerekir ki, çok yönlü turizm potansiyeline sahiptir. Bunlardan biri de tarım turizmidir. Neyse konuyu daha fazla dağıtmayalım. Uzun lafın kısası turizm ilçemiz adına önemli bir kalkınma modeli teşkil edebilir. Yeter ki bu potansiyeli değerlendirelim derim. Bence biran evvel turizm seferberliği başlatılmalıdır. Doğaya zarar vermeden, tarihimizi ve kültürel değerlerimizi koruyarak bunu yapabiliriz kanaatimdeyim.
Başka bir yazıda görüşünceye değin esen kalın değerli okurlar.
Değerli kardeşim.Makalenizi bir solukta okudum...Aynı paralelde yıllar önce yazdığım amatörce yazılarda Müzeler konusuna ,hatta üniversite (MENÜ) konularına da çok çok değinmiştim.Çağa ayak uyduranlar daima kazanmaktalar.Şirince örneği : yaz kış dolup taşıyor.Bir akıl sayesinde bugünkü duruma gelmiş.Menemen 'in her konuda altyapısı daha çok.Ama bunu üste çıkaran veya teşebbüs eden yok.Akıllı projelerle Menemen süper bir güç ve bacasız sanayi haline gelebilir.İLK hedef bunu gittikçe sıklaştırarak dillendirmektir.Siz ,ben ve Oktay Bey dışında üzerine eğilen çıkmadı sanırım.Bize de Akıllı projeleri pratiğe dökecek önder insanlar lazım.Bunların ;hepsi gerçekleşecek şeylerdir.Toplumu ikna ve inandırma,sonrasında bize reklem faaliyetleri de gerekecektır.Satışın en iyisi akıllı reklam ve pazarlama faaliyetleridir.İnşallah bu dilekler gerçekleşir.Büyük düşünmek lazım alabildiğine...ve o büyüklük gözümüzü korkutmamalı.Ticaret eşittir cesaret...Kazanç eşittir ;bilgiyi pratiğe dökmek.Saygılar.