vustralya'nın Charles Sturt Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, TikTok'un genç kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini gözler önüne serdi. Araştırma, TikTok'ta sadece 8 dakika boyunca anoreksiya içerikleri izlemenin, genç kadınların vücut imajı üzerinde belirgin bir olumsuz etki yarattığını ve yeme bozukluğu riskini artırdığını ortaya koydu. Cumhuriyet’in haberine göre, 18-28 yaş arasındaki 273 genç kadınla gerçekleştirilen araştırma, TikTok kullanım alışkanlıklarını, vücut imajı algılarını ve güzellik standartlarına olan yaklaşımlarını inceledi. Katılımcıların yarısı, TikTok'ta anoreksiya ve kilo kaybı içeriklerini izlerken; diğer yarısı doğa, yemek, hayvanlar veya komedi gibi nötr içerikler tüketti. Sonuçlar, pro-anoreksiya içeriklerine maruz kalan kadınların vücut imajı memnuniyetinde belirgin bir düşüş yaşadığını ve zayıflık ideallerini içselleştirme eğiliminde olduklarını gösterdi.
Araştırma, TikTok'u günde iki saatten fazla kullanan kadınlarda yeme bozukluğu davranışlarının daha sık gözlemlendiğini de belirtti. Ancak, bu bulgu belirgin bir kalıp oluşturmadı. Araştırmacılar, platformda pro-anoreksiya ve yeme bozukluğu içeriklerine yönelik denetimlerin sıkılaştırılmasını ve düzenlemelerin artırılmasını önerdi. TikTok, 2021 ortalarında topluluk kurallarını güncelleyerek, tehlikeli kilo verme davranışları ve yeme bozukluklarına dair içeriklerin paylaşımını yasaklamıştı. Ancak, araştırmacılar bu tür içeriklerin hala dolaşımda olduğunu ve daha fazla düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Araştırma, TikTok'u günde iki saatten fazla kullanan kadınlarda yeme bozukluğu davranışlarının daha sık gözlemlendiğini de belirtti. Ancak, bu bulgu belirgin bir kalıp oluşturmadı. Araştırmacılar, platformda pro-anoreksiya ve yeme bozukluğu içeriklerine yönelik denetimlerin sıkılaştırılmasını ve düzenlemelerin artırılmasını önerdi. TikTok, 2021 ortalarında topluluk kurallarını güncelleyerek, tehlikeli kilo verme davranışları ve yeme bozukluklarına dair içeriklerin paylaşımını yasaklamıştı. Ancak, araştırmacılar bu tür içeriklerin hala dolaşımda olduğunu ve daha fazla düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.