Serdar Aksoy Davasında Tanıklar Dinlendi, İşte Dikkat Çeken Detaylar!
Geçtiğimiz Kasım ayında Menemen Belediyesine yönelik "zimmet ve irtikap" operasyonunda tutuklanan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırılan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, bugün Karşıyaka Adliyesi’nde ikinci kez hakim karşısına çıktı.Aksoy, 7 Temmuz’da görülen ilk duruşmada adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti. İkinci duruşmayı takip etmek için adliyeye geldi fakat salon kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle Aksoy dahil hiçbir sanık duruşmaya alınmadı.
Yalnızca tanıkların dinlendiği duruşmada, sanık avukatlarının tamamı savunma hakkı vurgusu yaparak davanın İzmir Adliyesi’ne taşınmasını talep etti ancak talep, mahkeme heyetince oy birliği ile reddedildi.
İlk duruşmada sanık ifadeleri alınırken ikinci duruşmada şantiye ve hurdalık konusunda tanık ifadeleri alındı.Yaklaşık 9 saat süren duruşmanın ardından, iddianameyi hazırlayan savcı, sanıkların adli kontrol şartının kaldırılmasını talep ederken mahkeme heyeti talebi reddetti.DAVAYI İZMİR ADLİYESİ’NE TAŞIMA TALEBİDuruşma başlangıcında Aksoy’un avukatı Bilge Özer, salonun küçük olması nedeniyle sanıkların içeri giremediğini belirtti ve “Tanıklar dinlendiği için sanıklar hakkında iddialar olacak ama yanlış bir durum oluşacak” dedi.
Özer’e yanıt veren mahkeme başkanı, “Salonun kapasitesi belli, duruşma tutanağını alıp konuşabilirler” diye yanıt verdi.
Özer, “O anda savunma verme hakkı mevcut. Siz deneyimli bir hakimsiniz. Onların ifadesi ve tutumları önemli olacaktır” ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı ise şunları söyledi; “Dinlenecek tanıkların sayısı göz önüne alınması, Covid-19 hastalığı da unutulmamak kaydıyla sanıkların bu duruşmaya alınmamasına oy birliği ile karar verildi.”“BELEDİYE ŞANTİYESİNDEN ALINACAĞINI BİLMİYORDUM”Hurda alım satımı konusunda ifadesi alınan tanık A.K., taşıma konusuna ilişkin şunları söyledi; “Hiçbir ey bilmiyorum. Ben sanıklardan Zeki Torun’u tanırım. Zeki Torun, bana mal taşıyacağım söyleyince tırı tahsis ettim. Bir sefer taşıma yaptığını biliyorum. Ben Zeki torun adına 200 lira fatura kestim. Şoförü tanımıyorum. Zeki Torun bana çöp taşıyacağımı söyledi. Nereden alacağını söylemedi Benim şirketimin adı AYDEM Geri Dönüşüm Ltd. Şti.’dir. Menemen Belediyesi’yle bir bağlantım yoktur. Benim beyanım doğrudur. Belediye şantiyesinden alınacağını bilmiyordum”
A.K.’nin ifadesinin ardından kendisine dosya içerisindeki kamyon görüntüleri gösterildi ve onaylanıp onaylamadığı soruldu. A.K., görüntüleri onayladı.“SİSTEME GİRİŞİM ENGELLENDİ”Duruşmada ayrıca, hurdalık konusuna ilişkin Aksoy’un talimatıyla belediye tarafından yapılan soruşturma kapsamında Menemen Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çakmak’ın sekreteri D.A.’nın da ifadesi alındı. D.A., ifadesinde, “Menemen Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çakmak’a bir görev verildi Aksoy tarafından. Hurda işi ile ilgili soruşturma yapması için yazılı olarak görevlendirildi. Eski tarihli görevlendirme yazısı yazmıştı. 1 Yıl önce de böyle bir söylenti çıktığı için o güne ait yazı verilmesini istedi ve geçmiş belgeyi kabul etmedi. Görevlendirme yapıldığı tarihte Çakmak’ın başkan yardımcısı Cin’in odası verecekti ancak görevi kabul etmeyince oda tahsis edilmedi. Odaya geçmemizi Çakmak’a sorduğumuzda eski tarihli görevlendirmeyi kabul etmediği için odanın verilmediğini söyledi. Çakmak, güncel bir görevlendirme yazısı gelirse kabul edeceğini söylediği için ve yeni yazı geldiği için odayı kullanmaya başladık. Görev için oda lazımdı. Bize güncel görevlendirme Ağustos başarında, raporun hazırlanması ise Eylül başlarını buldu. Görev başladıktan sonra Kenan Yaşatürk, Murat Orhan, satın alma müdürlüğünden savunma istedi ve belge gönderildi. Belgeler ve savunma geldiğinde ben doğrudan Çakmak’a veriyordum. Araştırma sonunda çok sayıda belge geldi. Araştırma sonunda Çakmak rapor hazırladı. Belediyede kullandığımız oldu sistemi vardır. Burada elektronik imza atılır. Çakmak’ın elektronik imzasını ben kullanırım. Belgeyi tarattım ve Çakmak’ın isteği doğrultusunda elektronik imzayı attım. Rapor atıldıktan sonra Çakmak elindeki sarı zarf ile başkanlığa gitti. Raporu ayrıca elden teslim etti. Yukarıda ne kadar kaldığını hatırlamıyorum. Gelince Mustafa İlhan’ın odasına çağırdı. İçeride ne konuşulduğunu bilmiyorum ancak çıkınca gergindi. Bana, ‘Önüne ne konulursa konulsun imzala’ dedi. Daha sonra dönünce bana sarı zarfı verdi ve ‘Duran Bülbül’e teslim et’ dedi. Belediye içinde kendisini aradım. Yazı işlerinde buldum. Müdürle görüştüğü için kapıda bekledim. Teslim ettikten sonra ‘Mehmet Bey’e’ verdim diye attım” dedi.“HERKES BASKI YAPTI”Mahkeme başkanının “Kim mobbing uyguladı” soruna yanıt veren D.A., “Herkes baskı yaptı Başkan Aksoy’a. Ben görmedim duydum sadece. Belediyede herkes konuşuyordu. Bunu Çakmak dile getirdi Belediye’de Meta-Su şirketinden sahibi H.T’nin birimi değişti. Aksoy tarafından verilen talimat bu. Çakmak Başkan Yardımcısı olarak görev almadı. Sosyal yardımlara verdiler beni. Çakmak görevden alındıktan sonra elindeki belgeleri Cumhuriyet Savcılığına teslim etti. Sisteme raporu yüklediğimde flaş bellekteki hiçbir raporu yüklemedin, içinde ne olduğunu bilmiyordum. Çakmak Aksoy’un yanına giderken elinde flaş bellek vardı.Biz Çakmak’ın imzası ile olgu sistemine raporu yükledikten 1 gün sonra sisteme girişim engellendi. İsteme girişimi kimin engellediğini bilmiyorum. Aksoy ile hiç görüşmedim. Benim yanımda Aksoy’un raporun geri çekilmesi yönünde konuşması olmadı. Ancak Çakmak bana bunu söyledi. Çakmak bunu Belediye Başkanı ve diğer yetkililerin Mustafa İlhan ve Duran Bülbül raporu geri çekecek yoksa başkan bile götürür denmiş. Bunu da Duran Bülbül söylemiş” diye konuştu.İlk ifadelerin alınmasının ardından Aksoy’un avukatı Özer, sanıkların da duruşmaya katılabilmesi için duruşmanın İzmir Adliyesi’nde görülmesi talebini dile getirdi ve “İddialara sanıkların yanıt verme hakkı olduğundan siz de salonun yetersiz olduğu gerekçesi ile tanıkları almadınız. AİHM’de tanıkların sanıklara soru sorma hakkı vardır. İzmir Adliyesi’nde 400 kişilik salon vardır. Duruşmaya ara verilerek davanın orada görülmesi gerekmektedir. Adil bir yargı gerçekleştirilememektedir” ifadelerini kullandı.
Özer’in ardından tüm sanıkların avukatlarının tamamı aynı talepte bulundu.Mahkeme başkanıyla duruşmanın taşınması hususundaki konuşmanın ardından Aksoy’un avukatı Özer, D.A.’ya şu soruyu yöneltti; “Çakmak hangi görevde sistemden silinmesi mümkün mü, CHP Genel Merkezi’ne raporu götürdü mü götürmedi mi?”
D.A. ise soruya şu şekilde yanıt verdi; “Sistemle ilgili bir bilgim yok. Genel Merkez’e gidip gidilmediğini bilmiyorum. İlan’ın odasında Aksoy yoktu. Mustafa İlhan’ın sekreterliğine içeride kimlerin olduğunu sordum. O bana içeride kimlerin olduğunu söyledi.”“KAMU ZARARININ KARŞILANMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM”Tanıklardan A.Z. ise, hurdalık raporlarına ilişkin belediye tarafından görevlendirildiğin ifade etti ve “Ben sanıklardan Mustafa İlhan’ın avukatlığını yaptım. Dosyada da bilirkişi olarak belediye başkanlığına rapor sundum. 202’nin ağustos ayında belediye ile ilgili sosyal medyada çok sayıda haber çıktığı için Aksoy, Çakmak’ı bu olayı soruşturması için yazılı olarak görevlendirdi. Benim bildiğim geçmiş tarihli bir görevlendirme yapılmadı. İşlemler online olduğu için geçmiş dönem olması olanaksız. Soruşturma Ağustos ayı içine başladı. 13 Eylül’de RES ile ilgili idare mahkemesinin iptal kararı elimize geçti. Müvekkilim, İlhan Bey’i çağırdığı odada Çakmak ve ben vardım. ‘Biz bu olayda taraf değiliz ancak yürütmeye durdurma kararı alabilir miyiz’ dedi. Ben kararın bağlayıcı olduğunu ve çalışmanın geri çekilmesi gerektiğini söyledim. Çalık raporu verdi. Kenan Yaşatürk’ün ifadesinde müvekkilimin ismi geçmiyordu. Ancak bir daha ifadesi alınınca ismi geçirilmişti. İki ifade de raporda yer alıyordu. Raporun başkan ve çalışanlara karşı bir rapor olduğunu gördüm. Rapor sistemimize girdi ve işlem yapılması gerektiğini söyledim. Başkan da mali işler danışmanına talimat verdi. Ayrıca Aksoy, raporu bana vererek ‘raporla ilgili hukuki inceleme yapın ve bana sunun’ dedi. Ben de belediye avukatı olmadığımı ve ücret karşılığı yapacağımı söyledim 3 bin lira artı KDV vereceklerini söylediler. Ben de fatura kesip bilirkişi raporunu hazırladım. Ben dolayda yer alan flaş belleğin içeriğini bilmediğim için cezai anlamda bir şey yapılamayacağını belirttim ve kamu zararının karşılanması gerektiğini söyledim” dedi.“KAMYON 3 PARÇAYA BÖLÜNMÜŞTÜ”Tanıklardan E.K.,“Ben nakliyecilik yaparım. Pazar günüydü ve nakliyeci arkadaşım arayıp ‘İş var gelir misin’ dedi. Bana Koyundere Garajı’na gel’ dedi ve ücret konuşmadık. Aracımı önce belediye şantiyesi karşısındaki beton şantiyesindeki garaja koydular. Oradan belediye şantiyesine gittik. Orada tırıma kullanılmayan çöp kamyonunu yüklediler. Brandayı çektik, çıkışta yine tarttılar. Çıktıktan sonra 3 araç Aliağa’ya gittik. Demir-.çelik fabrikalarının orada ismi cismi belli olmayan bir yere bıraktık. 600-650 lira gibi bir ücret aldık. Beni çağıran arkadaşım da oradaydı. Resmi plakalı araç hatırlıyorum. Bir bayan ve 4-5 erkek arkadaş vardı. Hiçbirini tanımıyorum. Parayı Alptekin Ünal şoför arkadaştan aldım. Benim kamyonumun kapasitesi 26 tondur. Aldığım yük ise hatırladığım kadarıyla 13-14 ton civarı geldi.
Mahkeme başkanının çöp kamyonunu bütün halinde mi taşıdığını sorması üzerine E.K. şunları söyledi; “Aracıma konuşan kamyon üçe bölünmüş haldeydi ve 3 parça da kamyonuma yüklendi. Resmi araç ile gelen esmer arkadaşa bizi kantara sokup çıkardı.”“BANA HURDALARIN MAKİNE KİMYA ENDÜSTRİSİ'NDEN ALINACAK DENİLDİ”Kendisine hurdaları almaya Makine Kimya Endüstrisi'nden geleceklerinin söylendiğini belirten tanık K.K, yüklemenin iki günde sürdüğüne dikkat çekerken ifadelerinde şunları söyledi; "Ben Menemen Belediyesi Fen İşleri'nde işçi olarak çalışıyorum. Biz Makine Kimya araçları alacak diye biliyordum. Bizim büromuz meydandadır. Meydanda isminim G.Y. olduğunu öğrendiğim bir kadın G.K ile konuşuyordu. G.K. bana bunlar hurda malzemeleri alacaklar, sağlam malzemeleri de almalarına engel ol arada bir dolaş dedi. Daha sonrada şantiye amiri K. Y. geldi. Sonra Gazi Koşu'nun yanına geldi yüksek sesle konuştular. Daha sonra beraber uzaklaştılar. Cuma günü yükleme yapılıp yapılmadığını bilmiyorum ancak cumartesi pazar yükleme yapıldı. İşçi olduğumuz için gel dediklerinde gidiyoruz. Hafta sonu da çağrıldıkları için gittik. Cumartesi mesaimiz öğlene kadardı normalde. Kaç araç yükleme yapıldığını bilmiyorum ancak sadece yükleme yapılırken gördüm saymadım. Eşyaların nereye gittiği yönünde bir bilgim yok. Hurdaların satışı ile ilgili de herhangi bir bilgim yoktur.
Yeki kağıdının kendisine verilerek fotokopi çekilmesinin de istendiğini belirten tanık K.K, "Ben G. Y. ismini sonradan G.K.den öğrendim. İlk önce yanlarına çıktım kim olduğunu sordum daha sonra ben içeri girdim. Tekrar çıktığımda da G.K., K. Y.'ü, G. Y'nın Aksoy tarafından yetkilendirildiğine dair yetki kağıdını bize gösterdi. 'Atıl malzemeyi almakla yetkilidir' diye bir yazı yazıyordu. G.K.'nun isteği doğrultusunda G.Y.'nın ve anındaki şahsa hurda gibi duran ancak kullanılan bir kısım maddeyi almamaları gerektiğini gösterdim. Ben G.Y hanımı G.K.'nın söylediği için ismen biliyorum. Diğer şahısları tanıyorum. Yükleme yapan kamyonların yüklerini nereye götürdüklerini bilmiyorum.İlk gün, yazılı yetki belgesi ile ilgili bir sorun olduğu için Gazi Koşum bunları belediyeye götür diye söylediği için ve belediyenin yeri biraz ters bir yerde olduğu için Gamze hanım ile beraber belediyeye kadar gittim. Tekrar onun aracı ile geri döndüm. Gamze hanım belediyede 15-20 dakika kadar kaldı, sonrasında çıktık ve birlikte geri döndük.G.Y. getirdiği belgeyi K.Y. yeterli görmediğini ve mühür eksik olduğunu G.Y'e söyledi. Ben aralarındaki konuşmaya şahit olmadım. G.Y hanım ban belediyede satın almanın yer neresi diye sordu bende girişte sağdaki oda dedim. Mühürsüz olarak verilen belgeyi ben bizzat görmedim. Mühürlü olan belgenin fotokopisini ben çektiğim için belgenin içeriğini okudum. İlk mühürsüz belgeyi gören K.Y.'di. Bu belgede mühür yok dedi. Bunu bana söyleyen G.Y. hanımdır. G.Y hanımın söylediğine göre 'başkan beni aramdı, bu belgede de mühür yok, ben neye göre hurdaları size teslim edeyim' dedi.
Serdar Aksoy başkanlığa geldiğinde amir olarak F.K. görevlendirilmişti. Önceleri G.K. şoförlük yapıyordu. Başkan yardımcıları ya da başkanın şoförlüğünü yapıyordu. Serdar Aksoy başkan olduktan 6 ay sonra G.K. da bizim amirimiz olarak görevlendirildi. Bu konuda bize yazılı olarak bir bilgi gelmedi. Ağabeyi Fırat Koşum işten ayrıldıktan sonra G.K. şantiye ye gelen ürünler ile ilgilendiği için kendisini amir olarak biliyoruz ancak yazı tebliğ edilmedi. Bizde yeni gelen kişi ben sizin amiriniz olarak görevlendirildim diyor, bizde bu şekilde biliyoruz. Ayrıca görevlendirme yazısı gelmiyor. Görevli olup olmadığının peşine düşmeyiz. İlk belgenin fotokopisini çektim, mühür mü eksikti başka bir şey mi bilmiyorum. Sonra belgeyi geri götürdüm. G.Y. Hanım vardı, G.K. vardı, K.Y. vardı. G.Y hanımın yanında bir adam daha vardı ancak kim olduğunu bilmiyorum. Belgenin fotokopisini çektikten sonra G.Y'ye geri verdim. İl fotokopiyi çekmek için belgeyi G.K. verdi.Amirleri olan B.Ç'ye bilgi verip verilmediğinin sorulması üzerine de konuşan K.K, "Bizim amirimiz olan B.Ç belediye binasında oturuyordu, şantiyeye bir iki kez geldi. Bu nedenle ben kendisini tanımadığım için cep telefonu da olmadığı için bu olayla ilgili olarak kendisine herhangi bir bilgi vermedim."“HURDALARIN ÇIKIŞI İÇİN KOMİSYON KURULMASI GEREK DEDİM”Hurdalık olayına ilişkin ifadesine başvurulan şantiye araç sorumlusu M.O., şunları söyledi; “Belediyeden biri beni aradı. Belediye hurdalığından çıkış yapılacağı ve haberim olup olmadığı soruldu. Haberim olmadığını söyledim. Sonra şantiyeye gittim. Şantiye amiri Kenan Yaşatürk’ü gördüm. Onunla birlikte Gazi Koşum’un yanına gittik. Gazi Koşum’a bir komisyon kurulması gerektiğini ve karar sonrası hurdaların çıkarılabileceğini, bu şekilde yapılamayacağını söyledim. Gazi bana ‘Seni ilgilendiren bir durum yok. Başkanın bilgisi var. Sen işine bak’ dedi. Ben de o zamanki hizmet müdürü Erman Uslu’ya haber verdim. Uyarılarımı yaptığımı söyledim. ‘Senin yapabileceğin bir şey yok. Geri gelebilirsin’ dedi” diye konuştu.Mahkeme başkanının hurda çıkışıyla ilgili teknik bilgi sormasının ardından M.O., şunları söyledi; “Ben belediyenin araç sorumlusu olduğum için daha önce de hurda araçların tesliminde hazır bulundum. Bu nedenle hurdaların MKE’ye tesliminin gerektiğini biliyorum. Gazi Koşum bana herhangi bir belge vermedi. Ben Cuma günü gitmiştim oraya ve o gün yükleme yapıyorlardı.”M.O., mahkeme başkanının “sahte imzalı” belgeye ilişkin bilgisi olup olmadığı konusunda ise, “Belediyede hurda çıkışıyla ilgili başkanın yetki verdiğini söylediler. Daha sonra Whatsapp üzerinden belgenin fotoğrafını gösterdiler. Geçmiş zaman olduğu için fotoğrafı kimin gösterdiğini hatırlamıyorum. Yanılmıyorsam Kenan Yaşatürk gösterdi. Benim bilgim bundan ibarettir” dedi.Hurdalık konusuna ilişkin Aksoy ile makamında toplantı yaptıklarını belirten M.O., “Bu konuyla ilgili Aksoy’un odasında Nagihan Karca, Kenan Yaştürk, Mehmet Çim ve ben toplantı yaptık. Ben onlara hurdaların MKE’ye satılması ve teslim edilmesi gerektiğini söyledim. Ancak beni dinlemediler. 35 MBT 08 plakalı çöp kamyonunun envanterde göründüğünü ancak ortada olmadığını, getirsinler kamyonu bana göstersinler diye söyledim. Ancak kimse beni dinlemedi” diye konuştu.“GÖREVLENDİRME YAZISI OLDUĞU SÖYLENDİ”M.O.’ya, görevlendirme yazısını görüp görmediğinin sorulması üzerine M.O., şunları söyledi; “Gazi Koşum bana birinin görevlendirildiğini ve elinde yazı olduğunu söyledi. Yazıyı gördüm ancak görevlendirilenleri okumadım. Daha sonra Gamze Yıldız adını duydum. Bu olaylar ortaya çıktıktan sonra yapılan araştırmada 18 aracın yerinde olmadığını tespit ettik. Bir kısmı hurda bir kısmı fiilen kullanılan araçtı.”M.O., ayrıca, 18 aracın 2009 yılında kapatılan beldelerden gelen araçlar olduğunu, hurdalar için bir komisyon kurulduğunu ve çıkış kararlarının bu komisyonda verildiğini söyledi. Kararın ardından Karayolları ve Emniyet’e müracaat edildiğini ve kurumlardan gelen bilirkişilerin incelemelerin sonucunda hurdaların MKE’ye hurda çıkışını yapılabileceğini belirtti. M.O., ayrıca, hurdalık konusunun odağında olan isimlerden Nagihan Karaca’nın komisyonda olmadığını ifade etti.Araçların hangi tarihten itibaren kayıp olduğunu bilmediğini ifade eden M.O., araçların yokluğunun ne zaman fark edildiği sorusuna şu yanıtı verdi; “Biz tutanak tuttuğumuzda 18 aracın olmadığını fark ettik. 15 aracın hurda düşümü yapılmamıştı. 3 araç da belde belediyelerinden gelmelerine rağmen fatura ve ruhsatı yoktur. Fiilen komisyon kararı olmamasına rağmen çalışmaz durumda olan ya da tamir masrafından fazla olan araçlar, belediye deposuna çekilir. Tüm araçların üzerinde haciz olduğu için biz, araçlarla ilgili icra dairesiyle yazışıp daire haczi kaldırdığında araçlar komisyonu oluşturup düşümünü sağlarız. Araçların hepsi şantiyeden hurdaların taşınmasından sonra ortadan kayboldu. Olay tarihinde şantiye sorumlusu Kenan Yaşatürk’tü. Bu araçlardan sorumlu kişi de şantiye sorumlusudur.HURDA SATIMIYLA İLGİLİ ENCÜMEN KARARI ÇIKMASI GEREKİYORTanıklardan Menemen Belediyesi Meclis üyesi İ.P., ise; hurda konusunda Aksoy’un 2 araştırma yaptığını belirtti. Hurda satışı konusunda çok bilgili olmadığını ifade eden Perçin, “Menemen Belediyesi Meclis üyesiyim. Kemal Yaşatürk beni arayarak ‘Şantiyede önemli bir problem var. Ben belediye başkanına ulaşmaya çalıştım ama görüşemedim. Bizi görüştürür müsün’ dedi. Ben de belediye başkanına söyledim. Kendisi ‘Tama abi görüşürüz' dedi. Görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum. Belediye Başkanı Aksoy, olaylarla ilgili 2 adet araştırma yaptırdı. Birini Duran Bülbül diğerini de Avukat Ayşe Zübeydeay yapmış. Bize belediye başkanı bu dosyaları vererek araştırma yapmamızı istedi. Biz de 2 meclis üyesi arkadaşımıza dosyaları verdik. Bunlar mecliste gündeme alınmadan tutuklamalar oldu. Hurda eşyaların satımıyla ilgili belediyeden encümen kararı çıkması gerektiğini biliyorum” dedi.