ÖZGEÇMİŞİMİN GEÇMİŞİ
Yaşamayı, sevmeyi, bölüşmeyi, hiç kimseden, hiçbir şey beklemeksizin kutsal bir ibadet edercesine; Bayburtlu zihni gibi düşünen Şah Dehhani gibi bilen Hoca Nasrettin güldüren Nesimi gibi ağlayan ,sabırlı, dirençli, yufka yürekli ay yüzlü, oldukça kilolu, sıcak ekmek ve peynir kokulu ,yörük bir ailenin çocuğu olarak 19.05.1963 yılın HAYKIRAN köyünde dünyaya gelmişim.
Babaannemin meşhur hikayelerinin birinde ; Çocuk dünyaya geldiği zaman melekler onu kapısı olmayan ama yukarı çıkmak için bir çok merdivenin olduğu bir odaya bırakırlarmış. Bebek hangi merdiveni seçer de çabucak odadan çıkarsa geleceği ve mesleği o kadar kolay olurmuş .Ben hayli zorlanmışa benziyorum. Hatırladığım hatıralarda çok mutlu bir çocukluk geçirdiğim.
Haykıran da Taş MEKTEP yılları.. Hani derler ya Hayatta bir insanın en büyük şansı iyi bir Öğretmene rastlamasıdır. Toplum mühendisi ÖĞRETMEN Cemil ÇANAKÇI … Atatürkçülüğü Cumhuriyetçiliği beynimize kazıyan efsane… Traktör römorklarından sahne kontplaktan dekorlar hazırlayıp Molier’ in CİMRİ sini Balıkesir Muhasebecisini henüz elektrikle tanışmamış bir köyde bunları yapabilen insan..
Yetiştirdiği öğrencilerden Bakan Milletvekili Doktor Öğretmen Avukat Bankacı Diş Hekimi çıktı ama hiç Fetöcü çıkmadı.
Köy hayatı çok eğlenceliydi hareketli ve aksiyon doluydu Gediz’den balık yakalamak kuş avlamak say say bitmez.. KÖY – KOOP un marketinden aldığımız çikolatalı gofretler ve Çağlayan gazozu içmek kadar keyiflisi yoktu. Ye iç bedava neden mi ?
Süttler meyvalar toplanır köy- kopun 53-55 haline gider hesapları şeytan SÜLEYMAN abiyle Hafız Sabri dayım tutardı. Yani bir nevi banka- kumbara gibiydi, -Hayvan yemleri tüp- gaz ,iş makineleri herşeyi vardı Köy –KOOP’un ..Birde köy kahvesinde 15 günlük duvar gazetesi çıkardı.Yayımlayan Eşref AYDIN SAYGIYLA…
Ömer TÜMEN amca şiirler yazardı.. Kitaplıkta binlerce kitap vardı. İnce Memed’ in 4 cildini 4. Sınıfın yaz tatilinde bitirmiştim. 5. Sınıfın başında Cemil öğretmen sınav yapmıştı adeta. Ödülümüz bazen bir Cincibir veya Huzur gazozu olurdu. Bir gazozu 4 arkadaş aynı şişeden içerdik Zafer AYDIN ben Fehmi ..
Zafer Hava kuvvetlerinde beyin Cerrah albay, Aydın Eski Devlet Bakanı Fehmi İstanbul’da Avukat…Okulun bahçesindeki kocaman zeytin ağaçlarının altında hayal kurardık..Gündüz düşleri işte. Ders bitince koşa koşa eve gidemezdik kurs başlardı hademe mehmetali amcahava kararınca ispirtolu lüxü yakardı . Babaanmem bağırırdı ‘Cemil bey bırak çocukları karınları acıktı. Babaanne biraz daha erken gel diye tembihlerdik. …Hemen yemeğimizi yer ertesi günkü ödevleri yapardık..Sıkıysa yapma.
7 yaşındaydım ULUDAĞ mandıranın olduğu yerdeydi C.H.P. ilçe binası SERDAR DEĞİRMENCİ Abim Gençlik kolları başkanı Kıbrıs Harekatı AMBARGO yılları, sokak çatışmaları filan ortalık toz duman içinde. Hem parti yönetimi hem de Tariş Üzüm birliği Yönetiminde dedem beni de yanında getirirdi Menemen’e. Böyle gelişlerimizden birinde Şimdiki Avcılar kulübünün olduğu yerdeydi İş Bankasına getirdi beni. Tonton ak saçlı bir adamla epeyce konuştular. Torunum dedi dedem ilkokula başladı bu sene. _Okuma yazma biliyor musun ? dedi. Ben köylü utangaçlığıyla yanıt veremeden zile bastı oadacısıy dı sanırım.. ŞU kitaplardan getir bakalım okuyabiliyor mu dedi.
Kavruk yüzlü adam bir koli kitapla geldi. Kutuyu açtı Vak Vak Kardeş, Ayşegül Andersen Masalları seri hem de gıcır gıcır ..Vak Vak kardeş serisinden bir kitaptan bir sayfa okuttu..Çok beğendi müdür amca. Bütün kitapları bana hediye etti.. O gün hayatımın en güzel günüydü. Ertesi gün hepsini sınıfa götürdüm arkadaşlarımın ve öğretmenim gözünde bir kahramandım ben.. O 165 kitaplık seriyi okuluma hediye ettim..
Derken ilkokulun o tatlı yılları geride kaldı.D.P.Y.S. nı kazandım kazanmasına ama aile karar verdi. FOÇA YATILI KURAN KURSU’ nda buldum kendimi. Bir gün başıma bir şey sürdüler şadırvanın önünde yıkadıkça meğer tekrar döküyorlarmış büyük abiler kış, soğuk, buz gibi bir hava saatlerce sürdü bu pis şaka Blendax şampuanla tanıştım o gün.. Çok ağladım o gün.Sanki o gün karar verdim solcu olmaya.Bunu hak edecek ne yapmıştım ki ?Bu pis şakayı.
Kırılan yatakhane camını değiştirmeyip bir parça daha cam takmışlardı aradan sızan soğuk sarı sarı çiş izi gibi izler yapıyordu kırmızı yorganımın üstünde.Ciğerlerimi orada üşüttüm.. Salih HOCA’ mız çok iyi bir insandı .Karşısında 7 hafızı aynı anda dinler tek tecvit hatasını harf hatasını bulurdu.(A.R.E.)…
Yeni bir macera daha başlıyordu…MANİSA İMAM HATİP LİSESİ Parasız yatılılık sınavını 1.olarak kazanmıştım.. Yazmak istemiyorum burayı ..Yazar Hidayet KARAKUŞ Okul velimdi. 7. Sınıfta bir gece yurttan kaçtık Gazeteci Teoman EREL’ in oğlu EROL la Lıkır birahanesine gittik. Yakalandık sınırsız dayak dayak öğretmenin biri yoruluyor diğer nöbetçi öğretmen dövüyor.. Biri sonradan MHP mv. Oldu falan..
Okul bitince İmam olacağız ya Mesir atılan SULTAN camiinde hutbe alıştırması yapıyoruz.. Günlerden Ramazan ayı.. Çok sabırlı değilimdir bu konuda karşı bakaldan leblebi doldurdum cebime … İnnellezine ye kmuru bil adli ve ize bir avuç leblebi atıyorum ağzıma İzil gurbe ve yen he bir avuç daha anil fahşe i ve münkeri …Bekir Hoca elinde 5x 5 moreneyle beni izliyormuş meğer ..O bana vuruyor ben ona caminin içinde …İkimizde hastanelik olduk.. Müdürün odasında dedem beni öyle görünce sargılı filan Bekir de odaydı iki tokat çaktı herif yere düştü..Benim de İmam Hatip maceram sona erdi….
Menemen Lisesi yılları … Değişik bir yer burası kızlar filan aynı sınıftayız.. Ünal Hilmi, Levent, Necati, Yusuf, Uğur, Coşkun ve MUSTAFA şimdi yıldızlardalar..İyi çocuklardı valla sigara falan da içiyorlar öğretmenler de iyi görmemezlikten geliyorlar.. Pek sevdim burayı.. Dernek filan lafı geçiyor arada anlamaya çalışıyorum şimdilik çözemedim. Bir gün dersimiz boştu .Sen de gelir misin dediler Levent İlhan ben Selçuk TERLİ gittik ..Duvarlarda sakallı sakallı adamların resimleri masalarda dergiler, duvarlar kitap doluydu. Bana George Politzer FELSEFENİN TEMEL İLKELERİ, Levent’e Dimitrov’ un FAŞİM VE SAVAŞ ÜZERİNE -İlhan’a Karl MARK ’ın Das KAPİTAL’ i düştü..
Kitapları pantolonumuzun arka içine sakladık ve okula geri döndük. En şansızımız ilhan’ dı 2304 sayfa kitap hepimizin üstünde Deniz GEZMİŞ Parkası vardı ama DAS kapital sığmaz ki bir yere ..Okulda aşırı havalıydık arada kitap gösteriyorduk .
16 nisan 1978 ilk kez bir mitinge gittim DEV-GENÇ Scud ve Cruise Füzelerini protesto mitingi.Türkiye tarihinin en büyük mitiglerindendir .O kitapları veren pos bıyıklı Büyük Devrimci abi bizi gördü ‘’’Yoldaşlar nooldu verdiğim kitaplar ‘’ yavaş okuyoruz galiba liseliler değil mi? Dedi..Biz bittik orada zaten..
Eski Garaj Kültür Parkın ordaydı şimdiki büyük çukurun olduğu yerde..Haa birde marangozların orada dayak yedik bi güzel miting dağıldktan sonra..
Kara kara kazanlar . Kara yazı yazanlar. Kara yazılar yazmaya başladılar bu ülkeyi karartanlar… ve ülke Eylül’ün 12 sinde karardı…O garajın yerindeki çukur hala beni ürkütür nedense.Sanki şehrin azı dişi sökülmüş gibi
Acı ve karanlık yılların ardından lise yılları bitti Üniversite yılları başladı..
Sahi bu hikayede sadece klişelerden bıkmışlara Alevilere ,Sünnilere, deistlere bil cümle Ateistlere, İnternet kullanmayı bilen tarlasına dronla ilaç (Zehir) atan köylülere. .Köyünde ürettiği ile geçinemeyip şehire gelen ÇAKMA Şehirlilere.. Şehirden sıkılıp ekolojik tarım ayağına şehirden kaçıp Ege’nin köylerine yerleşen çakma köylülere, tuttuğu takım şampiyon olamayan, tuttuğu parti iktidar olamayan, kaybedenler kulübü üyelerine yer var S A D E C E ….
Üniversite yılları göreve başlamadan gelen yakalama kararı ve KARAORMAN köyünde Celal Hocamın evinde 23 gün zorunlu misafirlik.. Oradan ver elini Ödemiş Fikret ÖZ’ le VHS BETA Kasetçilik kayıt montaj ustası oldum..Fikret mi Üniversite ev arkadaşım 6 ay sakladı beni sağolsun..K.Maraş’a tayinim çıktı.. Kasımda başladım 1 Şubatta sakıncalı piyade askerdim. Film gibi.. Kotik Blak, Vahram DÖNERYAN ,Hakan TAŞCIYAN ,Hasan Basri TOMBUL, Metin ÇAĞINDA, M.Tevfik YILMAZ ,Adnan ŞIK, gibi çok şahane sakıncalı arkadaşlarım oldu..
H.Basri TOMBUL Galata Kulesinden atıldı.Asker dönüşü.. IŞIKLAR İÇİNDE UYUSUN…
Kara MARAŞ’a dönemezdim bir daha bazen hayatta iyi şeyler de olmuyor değil di hani ..Belediyeyi kazanmıştık ..K.YILDIRIM abi belediye başkanı seçilmişti.O arada İ.D.Ç. Fabrikasında çok güzel bir işe girdim.Arada yaz tatilinde aileme yardım ettim. Bir gün yine dedemle Hasan AYAN amcayla belediyeye Kadir beyi ziyarete geldik. .Önüme hazırlanmış imzası eksik bir form geldi.İmzayı attım belediyeci oldum..
Güzel işlere imza attığıma inanıyorum. Rahmetli Fethi DERE (İDOLÜMDÜR) ile birlikte çalıştık.Ne Ye Ne Yedir. Düsturunu o öğretti bana.. Sağol FETHİ abi KERİM abi…Ünal ATALAY..
Saim GÜNEY, Feyzullah ÜNAL, Mehmet KARAMAN ŞÜKO, ÖKÜZ VELİ Yapı taşlarım DNA’m genlerim…Canlarım sağolun…
Geçen 5 yıl bunca; Önce TANZİM Satış MÜDÜRÜ olarak başladım META-SU LTD. ŞTİ. ben kurdum isim babası ve kurucu Müdürülüğü’nü yaptım..Ünal ATALAY ve Feyzullah ÜNAL’la birlikte KASIMPAŞA da şimdi yerine yenisi yapılan üst geçidi 1 Tl bedelle KONAK BELEDİYESİNDEN getirdik. Sasalı ve SEYREK mezbaha tesisleri, Harmadalı köprülerini, Koyundere Kanal ve dere ıslah çalışmalarını gerçekleştirdim. Ayrıca Belediye-İş ve GENEL-İŞ te aktif sendikacılık yaptım….GENEL –İŞ 4 nolu Şube Başkanlığını 3 oy farkla kaybettim.DİSKin mal varlığı kanunla geri iade edilince doğal olarak kaybetmeliydim......
1995 Yerel seçimlerini İlhami GÜRSOY kazandı..Kadir YILDIRIM ın A Takımı derhal temizlenmeliydi…Hüseyin BALSEVEN, Necdet BALKAYA ve BEN ilk atılan 3 kişiden biriyiz.
Suçum mu sendikacılık.. Onlar benim bir gecede 36 BELEDİYEYİ DİSK- GENEL–İŞ ‘e geçirdiğimi biliyorlardı diş gıcırdatmalarından belliydi.. geldiklerinde.. Benim akçeli işlerle yaşamım boyunca hiç olmadı..
Mezarlık bekçiliği, Hal bekçiliği, Mezbaha kantar sorumluluğu, Su endex okuyuculuğu gibi komik işlere sürüldüm.. Sonunda yine işsizdim.. İhbar , Kıdem Tazminatlarımı 4 maaş ve ikramiye alacaklarım Tasarruf Teşvik ve Nema alacaklarımın hiç biri verilmeden atıldım..
Toplamda 237.000 TL. olan alacaklarım Sevgili T.ŞAHİN tarafından 60.000 TL olarak Lütfedildi.. TARAFIMA ödendi. Geriye kalan 177.000 mi? Menemen Spor’ a bağış(Zorunlu) … Yaşasın Emekten Barıştan Alın terinden yana Sosyal Demokrat büyük BAŞKAN….
Olsun evladım olsun bugün de doyduk…Çok şükür çok şükür .. Hayırlısı neyse o olsun diye konuşmaya başlayan konu komşu teyzelerin hayır duayı dillerinden eksik etmediği, hısım akrabanın , duvar diplerine oturup gelenin gidenin dedikodusunu yaptığı F.B.I. ajanı teyzelerin ,Köy kahvesine oturup Kayıdiplinin oğlu Belediye’den de atılmış biliyonmu bizim oğlan diye lafa başlayan ağır abilerin ,amcaları dilline yine diline düşmüştüm..
ANADOLUM GÜZEL YURDUM TÜRKİYEM ;Sen bin yıldır bu kadim millete Halil İBRAHİM SOFRASI OLDUN.Biz çoğaldıkça sen bereketlendin. Senin suyunu içtik havanı soluduk ,özgürlüğünü duyumsadık,senin ekmeğini yedik, sofranda bereketlendik, kederini kederimize, kaderini kaderimize sevincini sevincimize kattık, seni vatan yaptık..Sana hizmet uğruna ölümü yaşam biliriz…
II. kez 9 Eylül 1995 ‘te Öğretmenliğe tekrar döndüm.Eskişehir Sivrihisar’ da tekrar göreve başladım.3 yıl çalıştım.. O zeytin ağcının altında hayal kurduğumuz arkadaşlarımdan Aydın TÜMEN Devlet Bakanı olmuştu. Havam yerindeydi. (((( Ustam dedi bırak bütün bunları…))))
Yaz Tatili dönüşü okula gititim. Müdür bir takım kağıtlar koydu önüme Tayinim çıkmıştı yine alışıktım ben böyle durumlara ama bu seferki hakikaten ağır olmuştu.VAN ÇATAK (YİBO) ‘ya tayinim çıkmış yolluğum hazırlanmış sadece imzam kalmıştı eksik olarak. .Evet evet VAN’a gittim arkadaşım Devlet Bakanı’yken ben Van’ ı boyladım. İl Milli Eğitim Müdürü olmak varken Neyse ben bundan daha kötü filmler izlemiştim daha önce.. Çok güzel dostlarım arkadaşlıklarım oldu.. Ama ben VAN ’ı çok sevdim… Espiritüel komik, şakacı, dürüst ve saygılı asil insanlar … Tayinle VAN Edremit’ e geldim. Orada 2 yıl boyunca EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI ‘nda ücretsiz Bilgisayar Öğretmenliği yaptım hafta sonları..
Benim bütün maceralarım yaşanmışlıklar üzerine..Ferud ’un çok güzel bir sözü vardır.’’Eğer pantolonunuzu ıslattıysanız ıslaklılığını herkes görür ama içindeki sıcaklığın huzurunu sadece siz bilirsiniz.
Özgeçmiş olmaktan çıkıp romana dönüşmeden bitirelim derim.. Menemen’ de 21 yıl çalıştım. 15 nci Okuldan emekli olabildim..
Kötü çocuklar değildik biz.Kardan adam yapıp erimesin diye dua ederdik. Gerçi İZMİR’de o zamanlarda da pek kar yağmazdı ya.. Gazoz kapaklarıyla sakızlardan çıkan artist resimleriyle oynarken ne gazoz kapaklarımız ne de artist resimlerimiz eksilmezdi..
Bizim zeytinliğe hep beraber dalar dip zeytinleri bakkal Tekel dedeye satar gazoz, çikolata alırdık.. Diğer arkadaşlarımın dedeleri zeytin dibi parası yediğimizi anlayınca; O Ne yüce bir tevazu incelik ya rabbim; bize kanile, tarçın, oralet, somata içirirlerdi zoraki.. Hepsine Allah Gani Gani Rahmet eyleye..
Kollarımızı kocaman bi açardık sanki dünyayı kucaklardık.Biz küçükken bile KOCCCCAAAMAAN ÇOCUKLARDIK…
Şimdi artık her şey geride kaldı ama önümdeki yol belli.Aydınlık güzel yarınlara olan inancımla başka güzel düşlerde düşe kalka yürüyeceğim…
Ha unutmadan şu 165 kitap konusunu da yazayım…1986 yılı filandı köye gelmiştim.Her öğretmen olacak gencin rüyası mezun olduğu okulun kapısından içeri kasılarak girip kendini göstermektir. Ben de öylesine bir duyguyla köydeki okuluma gidip önceden arkadaşım olan Öğretmenin sınıfında derse girdim. Civardaki 8 köyden gelen taşımalı öğrencilerle sınıf bir hayli kalabalıktı. Heyecandan olacak avuçlarımın içi terden o tontoş müdürün karşısındaki kadar terlemişti yine.
Çocuklar bu genç öğretmenimizin adı Mehmet KAYA tanıyor musunuz ?diye sordu Kıyas Bey..
Evvveeet tanıyoruz diye bağırdı. Öğretmen de ben de şaşkınlık içindeydik. Sarı saçları bukle bukle bir kız çocuğu ‘’Öğremenim bizim kitaplıktaki pek çok kitabın ilk sayfasında ‘’Mehmet KAYA’nın hediyesidir ‘’yazıyor dedi…
Sonradan öğrendim o sarışın kız çocuğu da öğretmen olup VAN’a atanmış..
Halen ‘ATATÜRK ÇOCUKLARI KÖY KÜTÜPHANELERİ OLUŞTURMA DERNEĞİ’nde aktif olarak çalışmaktayım. Menemen Bağcılar, Süleymanlı, Haykıran, Kubilay Kültür Merkezi ve en son 41. Kütüphanemizi de Hatundere’ de Menemen Belediyesi Didem MADAK Kütüphanesini 9 Eylül’de köy çocuklarını 5.000 kitapla buluşturduk…
Yaşamayı, sevmeyi, bölüşmeyi, hiç kimseden, hiçbir şey beklemeksizin kutsal bir ibadet edercesine; Bayburtlu zihni gibi düşünen Şah Dehhani gibi bilen Hoca Nasrettin güldüren Nesimi gibi ağlayan ,sabırlı, dirençli, yufka yürekli ay yüzlü, oldukça kilolu, sıcak ekmek ve peynir kokulu ,yörük bir ailenin çocuğu olarak 19.05.1963 yılın HAYKIRAN köyünde dünyaya gelmişim.
Babaannemin meşhur hikayelerinin birinde ; Çocuk dünyaya geldiği zaman melekler onu kapısı olmayan ama yukarı çıkmak için bir çok merdivenin olduğu bir odaya bırakırlarmış. Bebek hangi merdiveni seçer de çabucak odadan çıkarsa geleceği ve mesleği o kadar kolay olurmuş .Ben hayli zorlanmışa benziyorum. Hatırladığım hatıralarda çok mutlu bir çocukluk geçirdiğim.
Haykıran da Taş MEKTEP yılları.. Hani derler ya Hayatta bir insanın en büyük şansı iyi bir Öğretmene rastlamasıdır. Toplum mühendisi ÖĞRETMEN Cemil ÇANAKÇI … Atatürkçülüğü Cumhuriyetçiliği beynimize kazıyan efsane… Traktör römorklarından sahne kontplaktan dekorlar hazırlayıp Molier’ in CİMRİ sini Balıkesir Muhasebecisini henüz elektrikle tanışmamış bir köyde bunları yapabilen insan..
Yetiştirdiği öğrencilerden Bakan Milletvekili Doktor Öğretmen Avukat Bankacı Diş Hekimi çıktı ama hiç Fetöcü çıkmadı.
Köy hayatı çok eğlenceliydi hareketli ve aksiyon doluydu Gediz’den balık yakalamak kuş avlamak say say bitmez.. KÖY – KOOP un marketinden aldığımız çikolatalı gofretler ve Çağlayan gazozu içmek kadar keyiflisi yoktu. Ye iç bedava neden mi ?
Süttler meyvalar toplanır köy- kopun 53-55 haline gider hesapları şeytan SÜLEYMAN abiyle Hafız Sabri dayım tutardı. Yani bir nevi banka- kumbara gibiydi, -Hayvan yemleri tüp- gaz ,iş makineleri herşeyi vardı Köy –KOOP’un ..Birde köy kahvesinde 15 günlük duvar gazetesi çıkardı.Yayımlayan Eşref AYDIN SAYGIYLA…
Ömer TÜMEN amca şiirler yazardı.. Kitaplıkta binlerce kitap vardı. İnce Memed’ in 4 cildini 4. Sınıfın yaz tatilinde bitirmiştim. 5. Sınıfın başında Cemil öğretmen sınav yapmıştı adeta. Ödülümüz bazen bir Cincibir veya Huzur gazozu olurdu. Bir gazozu 4 arkadaş aynı şişeden içerdik Zafer AYDIN ben Fehmi ..
Zafer Hava kuvvetlerinde beyin Cerrah albay, Aydın Eski Devlet Bakanı Fehmi İstanbul’da Avukat…Okulun bahçesindeki kocaman zeytin ağaçlarının altında hayal kurardık..Gündüz düşleri işte. Ders bitince koşa koşa eve gidemezdik kurs başlardı hademe mehmetali amcahava kararınca ispirtolu lüxü yakardı . Babaanmem bağırırdı ‘Cemil bey bırak çocukları karınları acıktı. Babaanne biraz daha erken gel diye tembihlerdik. …Hemen yemeğimizi yer ertesi günkü ödevleri yapardık..Sıkıysa yapma.
7 yaşındaydım ULUDAĞ mandıranın olduğu yerdeydi C.H.P. ilçe binası SERDAR DEĞİRMENCİ Abim Gençlik kolları başkanı Kıbrıs Harekatı AMBARGO yılları, sokak çatışmaları filan ortalık toz duman içinde. Hem parti yönetimi hem de Tariş Üzüm birliği Yönetiminde dedem beni de yanında getirirdi Menemen’e. Böyle gelişlerimizden birinde Şimdiki Avcılar kulübünün olduğu yerdeydi İş Bankasına getirdi beni. Tonton ak saçlı bir adamla epeyce konuştular. Torunum dedi dedem ilkokula başladı bu sene. _Okuma yazma biliyor musun ? dedi. Ben köylü utangaçlığıyla yanıt veremeden zile bastı oadacısıy dı sanırım.. ŞU kitaplardan getir bakalım okuyabiliyor mu dedi.
Kavruk yüzlü adam bir koli kitapla geldi. Kutuyu açtı Vak Vak Kardeş, Ayşegül Andersen Masalları seri hem de gıcır gıcır ..Vak Vak kardeş serisinden bir kitaptan bir sayfa okuttu..Çok beğendi müdür amca. Bütün kitapları bana hediye etti.. O gün hayatımın en güzel günüydü. Ertesi gün hepsini sınıfa götürdüm arkadaşlarımın ve öğretmenim gözünde bir kahramandım ben.. O 165 kitaplık seriyi okuluma hediye ettim..
Derken ilkokulun o tatlı yılları geride kaldı.D.P.Y.S. nı kazandım kazanmasına ama aile karar verdi. FOÇA YATILI KURAN KURSU’ nda buldum kendimi. Bir gün başıma bir şey sürdüler şadırvanın önünde yıkadıkça meğer tekrar döküyorlarmış büyük abiler kış, soğuk, buz gibi bir hava saatlerce sürdü bu pis şaka Blendax şampuanla tanıştım o gün.. Çok ağladım o gün.Sanki o gün karar verdim solcu olmaya.Bunu hak edecek ne yapmıştım ki ?Bu pis şakayı.
Kırılan yatakhane camını değiştirmeyip bir parça daha cam takmışlardı aradan sızan soğuk sarı sarı çiş izi gibi izler yapıyordu kırmızı yorganımın üstünde.Ciğerlerimi orada üşüttüm.. Salih HOCA’ mız çok iyi bir insandı .Karşısında 7 hafızı aynı anda dinler tek tecvit hatasını harf hatasını bulurdu.(A.R.E.)…
Yeni bir macera daha başlıyordu…MANİSA İMAM HATİP LİSESİ Parasız yatılılık sınavını 1.olarak kazanmıştım.. Yazmak istemiyorum burayı ..Yazar Hidayet KARAKUŞ Okul velimdi. 7. Sınıfta bir gece yurttan kaçtık Gazeteci Teoman EREL’ in oğlu EROL la Lıkır birahanesine gittik. Yakalandık sınırsız dayak dayak öğretmenin biri yoruluyor diğer nöbetçi öğretmen dövüyor.. Biri sonradan MHP mv. Oldu falan..
Okul bitince İmam olacağız ya Mesir atılan SULTAN camiinde hutbe alıştırması yapıyoruz.. Günlerden Ramazan ayı.. Çok sabırlı değilimdir bu konuda karşı bakaldan leblebi doldurdum cebime … İnnellezine ye kmuru bil adli ve ize bir avuç leblebi atıyorum ağzıma İzil gurbe ve yen he bir avuç daha anil fahşe i ve münkeri …Bekir Hoca elinde 5x 5 moreneyle beni izliyormuş meğer ..O bana vuruyor ben ona caminin içinde …İkimizde hastanelik olduk.. Müdürün odasında dedem beni öyle görünce sargılı filan Bekir de odaydı iki tokat çaktı herif yere düştü..Benim de İmam Hatip maceram sona erdi….
Menemen Lisesi yılları … Değişik bir yer burası kızlar filan aynı sınıftayız.. Ünal Hilmi, Levent, Necati, Yusuf, Uğur, Coşkun ve MUSTAFA şimdi yıldızlardalar..İyi çocuklardı valla sigara falan da içiyorlar öğretmenler de iyi görmemezlikten geliyorlar.. Pek sevdim burayı.. Dernek filan lafı geçiyor arada anlamaya çalışıyorum şimdilik çözemedim. Bir gün dersimiz boştu .Sen de gelir misin dediler Levent İlhan ben Selçuk TERLİ gittik ..Duvarlarda sakallı sakallı adamların resimleri masalarda dergiler, duvarlar kitap doluydu. Bana George Politzer FELSEFENİN TEMEL İLKELERİ, Levent’e Dimitrov’ un FAŞİM VE SAVAŞ ÜZERİNE -İlhan’a Karl MARK ’ın Das KAPİTAL’ i düştü..
Kitapları pantolonumuzun arka içine sakladık ve okula geri döndük. En şansızımız ilhan’ dı 2304 sayfa kitap hepimizin üstünde Deniz GEZMİŞ Parkası vardı ama DAS kapital sığmaz ki bir yere ..Okulda aşırı havalıydık arada kitap gösteriyorduk .
16 nisan 1978 ilk kez bir mitinge gittim DEV-GENÇ Scud ve Cruise Füzelerini protesto mitingi.Türkiye tarihinin en büyük mitiglerindendir .O kitapları veren pos bıyıklı Büyük Devrimci abi bizi gördü ‘’’Yoldaşlar nooldu verdiğim kitaplar ‘’ yavaş okuyoruz galiba liseliler değil mi? Dedi..Biz bittik orada zaten..
Eski Garaj Kültür Parkın ordaydı şimdiki büyük çukurun olduğu yerde..Haa birde marangozların orada dayak yedik bi güzel miting dağıldktan sonra..
Kara kara kazanlar . Kara yazı yazanlar. Kara yazılar yazmaya başladılar bu ülkeyi karartanlar… ve ülke Eylül’ün 12 sinde karardı…O garajın yerindeki çukur hala beni ürkütür nedense.Sanki şehrin azı dişi sökülmüş gibi
Acı ve karanlık yılların ardından lise yılları bitti Üniversite yılları başladı..
Sahi bu hikayede sadece klişelerden bıkmışlara Alevilere ,Sünnilere, deistlere bil cümle Ateistlere, İnternet kullanmayı bilen tarlasına dronla ilaç (Zehir) atan köylülere. .Köyünde ürettiği ile geçinemeyip şehire gelen ÇAKMA Şehirlilere.. Şehirden sıkılıp ekolojik tarım ayağına şehirden kaçıp Ege’nin köylerine yerleşen çakma köylülere, tuttuğu takım şampiyon olamayan, tuttuğu parti iktidar olamayan, kaybedenler kulübü üyelerine yer var S A D E C E ….
Üniversite yılları göreve başlamadan gelen yakalama kararı ve KARAORMAN köyünde Celal Hocamın evinde 23 gün zorunlu misafirlik.. Oradan ver elini Ödemiş Fikret ÖZ’ le VHS BETA Kasetçilik kayıt montaj ustası oldum..Fikret mi Üniversite ev arkadaşım 6 ay sakladı beni sağolsun..K.Maraş’a tayinim çıktı.. Kasımda başladım 1 Şubatta sakıncalı piyade askerdim. Film gibi.. Kotik Blak, Vahram DÖNERYAN ,Hakan TAŞCIYAN ,Hasan Basri TOMBUL, Metin ÇAĞINDA, M.Tevfik YILMAZ ,Adnan ŞIK, gibi çok şahane sakıncalı arkadaşlarım oldu..
H.Basri TOMBUL Galata Kulesinden atıldı.Asker dönüşü.. IŞIKLAR İÇİNDE UYUSUN…
Kara MARAŞ’a dönemezdim bir daha bazen hayatta iyi şeyler de olmuyor değil di hani ..Belediyeyi kazanmıştık ..K.YILDIRIM abi belediye başkanı seçilmişti.O arada İ.D.Ç. Fabrikasında çok güzel bir işe girdim.Arada yaz tatilinde aileme yardım ettim. Bir gün yine dedemle Hasan AYAN amcayla belediyeye Kadir beyi ziyarete geldik. .Önüme hazırlanmış imzası eksik bir form geldi.İmzayı attım belediyeci oldum..
Güzel işlere imza attığıma inanıyorum. Rahmetli Fethi DERE (İDOLÜMDÜR) ile birlikte çalıştık.Ne Ye Ne Yedir. Düsturunu o öğretti bana.. Sağol FETHİ abi KERİM abi…Ünal ATALAY..
Saim GÜNEY, Feyzullah ÜNAL, Mehmet KARAMAN ŞÜKO, ÖKÜZ VELİ Yapı taşlarım DNA’m genlerim…Canlarım sağolun…
Geçen 5 yıl bunca; Önce TANZİM Satış MÜDÜRÜ olarak başladım META-SU LTD. ŞTİ. ben kurdum isim babası ve kurucu Müdürülüğü’nü yaptım..Ünal ATALAY ve Feyzullah ÜNAL’la birlikte KASIMPAŞA da şimdi yerine yenisi yapılan üst geçidi 1 Tl bedelle KONAK BELEDİYESİNDEN getirdik. Sasalı ve SEYREK mezbaha tesisleri, Harmadalı köprülerini, Koyundere Kanal ve dere ıslah çalışmalarını gerçekleştirdim. Ayrıca Belediye-İş ve GENEL-İŞ te aktif sendikacılık yaptım….GENEL –İŞ 4 nolu Şube Başkanlığını 3 oy farkla kaybettim.DİSKin mal varlığı kanunla geri iade edilince doğal olarak kaybetmeliydim......
1995 Yerel seçimlerini İlhami GÜRSOY kazandı..Kadir YILDIRIM ın A Takımı derhal temizlenmeliydi…Hüseyin BALSEVEN, Necdet BALKAYA ve BEN ilk atılan 3 kişiden biriyiz.
Suçum mu sendikacılık.. Onlar benim bir gecede 36 BELEDİYEYİ DİSK- GENEL–İŞ ‘e geçirdiğimi biliyorlardı diş gıcırdatmalarından belliydi.. geldiklerinde.. Benim akçeli işlerle yaşamım boyunca hiç olmadı..
Mezarlık bekçiliği, Hal bekçiliği, Mezbaha kantar sorumluluğu, Su endex okuyuculuğu gibi komik işlere sürüldüm.. Sonunda yine işsizdim.. İhbar , Kıdem Tazminatlarımı 4 maaş ve ikramiye alacaklarım Tasarruf Teşvik ve Nema alacaklarımın hiç biri verilmeden atıldım..
Toplamda 237.000 TL. olan alacaklarım Sevgili T.ŞAHİN tarafından 60.000 TL olarak Lütfedildi.. TARAFIMA ödendi. Geriye kalan 177.000 mi? Menemen Spor’ a bağış(Zorunlu) … Yaşasın Emekten Barıştan Alın terinden yana Sosyal Demokrat büyük BAŞKAN….
Olsun evladım olsun bugün de doyduk…Çok şükür çok şükür .. Hayırlısı neyse o olsun diye konuşmaya başlayan konu komşu teyzelerin hayır duayı dillerinden eksik etmediği, hısım akrabanın , duvar diplerine oturup gelenin gidenin dedikodusunu yaptığı F.B.I. ajanı teyzelerin ,Köy kahvesine oturup Kayıdiplinin oğlu Belediye’den de atılmış biliyonmu bizim oğlan diye lafa başlayan ağır abilerin ,amcaları dilline yine diline düşmüştüm..
ANADOLUM GÜZEL YURDUM TÜRKİYEM ;Sen bin yıldır bu kadim millete Halil İBRAHİM SOFRASI OLDUN.Biz çoğaldıkça sen bereketlendin. Senin suyunu içtik havanı soluduk ,özgürlüğünü duyumsadık,senin ekmeğini yedik, sofranda bereketlendik, kederini kederimize, kaderini kaderimize sevincini sevincimize kattık, seni vatan yaptık..Sana hizmet uğruna ölümü yaşam biliriz…
II. kez 9 Eylül 1995 ‘te Öğretmenliğe tekrar döndüm.Eskişehir Sivrihisar’ da tekrar göreve başladım.3 yıl çalıştım.. O zeytin ağcının altında hayal kurduğumuz arkadaşlarımdan Aydın TÜMEN Devlet Bakanı olmuştu. Havam yerindeydi. (((( Ustam dedi bırak bütün bunları…))))
Yaz Tatili dönüşü okula gititim. Müdür bir takım kağıtlar koydu önüme Tayinim çıkmıştı yine alışıktım ben böyle durumlara ama bu seferki hakikaten ağır olmuştu.VAN ÇATAK (YİBO) ‘ya tayinim çıkmış yolluğum hazırlanmış sadece imzam kalmıştı eksik olarak. .Evet evet VAN’a gittim arkadaşım Devlet Bakanı’yken ben Van’ ı boyladım. İl Milli Eğitim Müdürü olmak varken Neyse ben bundan daha kötü filmler izlemiştim daha önce.. Çok güzel dostlarım arkadaşlıklarım oldu.. Ama ben VAN ’ı çok sevdim… Espiritüel komik, şakacı, dürüst ve saygılı asil insanlar … Tayinle VAN Edremit’ e geldim. Orada 2 yıl boyunca EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI ‘nda ücretsiz Bilgisayar Öğretmenliği yaptım hafta sonları..
Benim bütün maceralarım yaşanmışlıklar üzerine..Ferud ’un çok güzel bir sözü vardır.’’Eğer pantolonunuzu ıslattıysanız ıslaklılığını herkes görür ama içindeki sıcaklığın huzurunu sadece siz bilirsiniz.
Özgeçmiş olmaktan çıkıp romana dönüşmeden bitirelim derim.. Menemen’ de 21 yıl çalıştım. 15 nci Okuldan emekli olabildim..
Kötü çocuklar değildik biz.Kardan adam yapıp erimesin diye dua ederdik. Gerçi İZMİR’de o zamanlarda da pek kar yağmazdı ya.. Gazoz kapaklarıyla sakızlardan çıkan artist resimleriyle oynarken ne gazoz kapaklarımız ne de artist resimlerimiz eksilmezdi..
Bizim zeytinliğe hep beraber dalar dip zeytinleri bakkal Tekel dedeye satar gazoz, çikolata alırdık.. Diğer arkadaşlarımın dedeleri zeytin dibi parası yediğimizi anlayınca; O Ne yüce bir tevazu incelik ya rabbim; bize kanile, tarçın, oralet, somata içirirlerdi zoraki.. Hepsine Allah Gani Gani Rahmet eyleye..
Kollarımızı kocaman bi açardık sanki dünyayı kucaklardık.Biz küçükken bile KOCCCCAAAMAAN ÇOCUKLARDIK…
Şimdi artık her şey geride kaldı ama önümdeki yol belli.Aydınlık güzel yarınlara olan inancımla başka güzel düşlerde düşe kalka yürüyeceğim…
Ha unutmadan şu 165 kitap konusunu da yazayım…1986 yılı filandı köye gelmiştim.Her öğretmen olacak gencin rüyası mezun olduğu okulun kapısından içeri kasılarak girip kendini göstermektir. Ben de öylesine bir duyguyla köydeki okuluma gidip önceden arkadaşım olan Öğretmenin sınıfında derse girdim. Civardaki 8 köyden gelen taşımalı öğrencilerle sınıf bir hayli kalabalıktı. Heyecandan olacak avuçlarımın içi terden o tontoş müdürün karşısındaki kadar terlemişti yine.
Çocuklar bu genç öğretmenimizin adı Mehmet KAYA tanıyor musunuz ?diye sordu Kıyas Bey..
Evvveeet tanıyoruz diye bağırdı. Öğretmen de ben de şaşkınlık içindeydik. Sarı saçları bukle bukle bir kız çocuğu ‘’Öğremenim bizim kitaplıktaki pek çok kitabın ilk sayfasında ‘’Mehmet KAYA’nın hediyesidir ‘’yazıyor dedi…
Sonradan öğrendim o sarışın kız çocuğu da öğretmen olup VAN’a atanmış..
Halen ‘ATATÜRK ÇOCUKLARI KÖY KÜTÜPHANELERİ OLUŞTURMA DERNEĞİ’nde aktif olarak çalışmaktayım. Menemen Bağcılar, Süleymanlı, Haykıran, Kubilay Kültür Merkezi ve en son 41. Kütüphanemizi de Hatundere’ de Menemen Belediyesi Didem MADAK Kütüphanesini 9 Eylül’de köy çocuklarını 5.000 kitapla buluşturduk…