Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Konak Belediye Başkan adayı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Medyascope Youtube kanalında yayınlanan Gazeteci Göksel Göksu’nun sunduğu Kurtlar Sofrasında Kadınlar programına konuk oldu.Programda CHP’nin İzmir’in 30 ilçesinden 9’unda kadın belediye başkan adaylarını çıkarması, siyasette kadının yeri, Konak’ta gerçekleştirilmesi planlanan projeler konuları ele alındı.‘PARTİ MECLİSİMİZ İZMİR’DE TARİH YAZIYOR’
Mutlu, 9 kadının aday gösterilmesi sevindirici olmakla birlikte kolay mıydı sorusu üzerine “Kuşkusuz çok kolay olmadı ama bu süreç çok önemli. Genel Başkanı’mız, Genel Merkezimiz, Merkez Yönetim Kurulu’muz, Parti Meclisi’miz şu an İzmir’de bir tarih yazıyor. 9 kadın adayın seçilecek adayın, seçilecek yerlerde aday gösterilmesi İzmir için, Türkiye için, kadınlar için, partimiz için çok önemli bir gelişme. Başlangıç olarak kesinlikle çok olumlu. 3 sayısını 9’a çıkardık ve bu üç katı bir artış oldu. 30 ilçenin 9’unda kadın aday çıkarıldı. 9 ilçenin de seçilecek yerler olması bizim için çok önemliydi. Çok büyük bir mücadeleyle tabii ki bu adaylıklar kesinleşti. İzmir’de kadın temsiliyetine yürekten inanan Genel Başkanı’mız çok mücadele etti. İzmir’de kadınlar çok önemli. Ben hep şunu söylüyorum. İzmir’in hep seküler hayata bu kadar sahip çıkan, direnen gücü bütün Türkiye’de olduğu gibi İzmir’de de kadınlarla sürdürülüyor. İzmir’de kadınlar haklarına sahip çıktığı için 20 yıldır direnen ve buna sahip çıkan, laikliğe, yaşam biçimine sahip çıkan bir kadın örgütlenmesi var. Dolayısıyla kadın örgütlenmesi bugüne kadar temsiliyette karşılığını bulamıyordu. İlk kez bu kadar güçlü olarak var olabiliyor. Bundan bir sonraki adımda belediye meclisleri belirlenecek. Orada en azından Konak’ta yüzde 50’yi hedefledim. Belediye meclislerinin de yüzde 50’sinin kadın olması gerektiğini söylüyoruz. Orada kota şu an en az yüzde 30’u kadın olacak o açıklandı. Hedef yüzde 50. Bugün 9 kadın ilçe adayı var. Bir sonrakinde 30’un yarısı, 15 kadın belediye başkanı. Bugün belediye meclisinin yüzde 30’u kadın, bir sonraki seçimde yüzde 50” şeklinde yanıt verdi. ‘İDEALLEŞTİRDİĞİM PEK ÇOK UYGULAMA VAR’
Belediye başkan aday adayı olmaya nasıl karar verdiniz sorusunu Mutlu, şu ifadeleri kullanarak cevapladı:“Ben mimarım. Çok uzun yıllar Mimarlar Odası’nda yöneticilik yaptım. Mimarlar Odası yöneticiliği yaptığınızda o kentin tamamına hakim oluyorsunuz. Kentin sorunlarına hakim oluyorsunuz o sorunlar üzerine toplantılar, konferanslar, çalıştaylar, sempozyumlar düzenleniyor. Onların içinde yer alıyor ya da siz düzenliyorsunuz. Kent suçlarına karşı dava açarak sahip çıkıyorsunuz. Kentin hakkını, kentteki ağacın, insanın, doğanın hakkını savunuyorsunuz. Bu da sizi kentin bir parçası yapıyor. Kent sakini olmaktan çıkıp artık kenti sahiplenen, onun için mücadele eden, her köşesini bilen bir pozisyona geçiyorsunuz. Bunun üzerine 4 yıl Büyükşehir Belediyesi’nde yöneticilik yaptım. Belediyenin işleyişinde de çok uzun yıllar görev aldım. Bundan iki seçim önceden beri meslektaşlarım, siyasiler, yakın çevrem belediye başkanlığını öneriyorlardı. Büyükşehir Belediyesi deneyiminden sonra dedim ki ben bunu yapabilirim. Çünkü çok idealleştirdiğim, olmasını gerektiğini düşündüğüm pek çok uygulama var. Bunlar niye bizim ülkemizde bizim kentimizde, İzmir’de, yaşadığım ilçede olmasın diyerek yola çıktım.”‘BUNCA YILLIK EMEĞİMİZLE GELDİK’
Kadın adayların seçilmesinde erkeklerin belirleyici konumda olmasına dikkat çekilerek ‘kadınlar kendi iradeleriyle aday seçilebiliyor mu’ sorusu üzerine Mutlu, “İzmir’de 9 kadın aday üzerinden gideyim. Gerçekten son derece liyakatli, eğitimi, geçmişi, becerisi, başarısıyla buralara gelmiş kadınlar. Mutlaka kendi belirlemek isteyen erkekler olmuştur ilçelerde ama buna izin verilmedi diye düşünüyorum. Liyakatli bir atamayla, CV’lerimizle gerçekten bugüne kadar yaptıklarımızla, bundan sonra yapacaklarımıza ikna etmemizle biz buralara geldik. Bunca yıllık emeğimizle geldik buralara” diye konuştu.‘MİMARLIK MERKEZİ’Nİ KENTE KAZANDIRDIK’
İzmir Mimarlık Merkezi binasının satın alınması ve restore edilmesi hakkında konuşan Mutlu, “İzmir Mimarlık Merkezi, Tekel’in özelleştirilmesi sırasında bir yönetim kurulu üyemizin tesadüfen gazetede bir ilan görmesiyle başladı her şey. Tekel binaları özelleştirmeye girdi, satışa çıktı. Dedik ki biz bunu tescilletelim. Hakikaten bir dönemin Türkiye kalkınmasında çok önemli olan bir yapı. Özelleştirilmesine karşı çıktık, eylemlere katıldık o ayrı konu bir de onun kamunun elindeki yapı stokunun böyle haraç mezat satılması çok can sıkıcıydı. Kent belleğinde yeri olan yapılarda koruma kuruluna başvurduk ve tescillettik. Mimarlık Merkezi de tescillettiğimiz yapılardan biriydi. Sonra Özelleştirme İdaresi bunu satışa çıkardı. Gittik, dedik ki ‘bunu bize verin, biz kamuyuz, kamuya verin.’ Onlar da ‘satışa girin, ihaleye alın.’ Hemen merkezin karşısındaki tekel depolarını Tapu Bölge Müdürlüğü’ne verdiler. O çok kıymetli bir iş oldu. Kamunun elinde kaldı. Biz, bizim binamız için ihaleye girdik, ihaleden satın aldık. İhaleden satın alandan aldık çünkü alan kişi onun tescilini kaldırabileceğini ve oraya yüksek bir yapı yapabileceğini düşünüyormuş. Sonra bir baktı ki tescilli, 2 katlı bir yapı elinde. Çok da gözü korktu açıkçası. Biz ondan aldığı bedele biz geri aldık. Onun üzerine oturduk yönetim kurulu olarak bütün tasarımcı, yarışmacı mimarların katılımıyla ‘bir tescilli bina nasıl dönüşür’ü örnek göstermek istedik. Çünkü şöyle bir algı var. Bir bina tescillendiği zaman çivi çakılmaz algısı var. Oysa şu an bizim mimarlık merkezimiz dışının tüm cephelerinin korunduğu, kentin belleğindeki yerinin aynen korunduğu ama içinin yeni ve modern bir çelik binanın oturtulduğu, 330 kişilik toplantı salonu, amfisi, fuayesi, kütüphanesi ve çalışma ofisleriyle, Amerika’dan da Chicago Athenaeum Museum’dan da prestijli ödül aldığımız bir yapı oldu biz bunu kente kazandırdık. Çok aktif bir merkez. Şu an İzmir’de bütün STK’ların, meslek odalarının, derneklerin kullandığı, her şeyin orada yapıldığı bir yer. Gezi nöbetlerinin de 600 küsur gündür tutulduğu bir yapı” ifadelerini kullandı.” ‘MAHALLE YAŞAMINI KORUYAN BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM’
Mutlu, dirençli kentlerin oluşturulması için çalışmalarınızı Konak’a nasıl yansıtacaksınız sorusuna şu yanıtı verdi:“Konak’ın yapı stoku çok eski. Ciddi bir nüfus azalımı da var. Özellikle 2020’de İzmir’in etkilendiği Samos depreminden sonra daha bir kaçış başladı. Bu yapı stokunun mutlaka yenilenmesi gerekiyor. Bir de çok ciddi bir kaçak yapılaşmanın olduğu Gültepe var. Kadifekale’nin etekleri, Beştepeler bölgemiz. Buralardaki yerler imar aflarıyla yasallaşmış ama dirençli olmayan, kırılgan olan bir yapı stokumuz var. Hem yasal yapılmış yapılarımızda yıllar içinde eskime oldu onların dönüşmesi gerekiyor hem de kaçak yapılaşmanın olduğu bölgelerde dönüşüm gerekiyor. Bu kırılganlığın giderilmesi için öncelikle deprem başta olmak üzere bütün afetlere dirençli hale getirmenin yollarından biri kentsel dönüşüm, altyapının yenilenmesi, bütün afetler dediğimiz korona da bir afet. Kenti ona karşı da dirençli hale getirmeniz gerekiyor. Kemeraltı’nda yangın çıktı, 5 bina bir anda yandı. Sizin Kemeraltı’nı da yangına karşı tescilli binalarınızı dirençli hale getirmeniz gerekiyor. Alsancak’ta geçenlerde deniz yükselmesi yaşandı 70-80 cm. Su basmasına karşı da dirençli hale getirmeniz gerekiyor. Öncelikle bir afet sakınım planı yaparak afetlerin neler olduğu, olabileceğini yazıp, bugüne kadar olan yerlerini haritalarda işleyip bunlara karşı Konak’ın planlarını değiştirmek gerekiyor. Kentsel dönüşümde en çok önemsediğimiz konu, mahalle boyutunda dönüşüm. Mahalle yaşamını koruyan. Serpiştirilmiş bloklardan oluşan siteler… Bu çok yabancılaştırıyor. Kendinizi o kente de ait hissetmiyorsunuz. Şu an ben Konak’ta bir caddede oturuyorsam, adımımı attığım an esnafımı görüyorsam, komşumu görüyorsam aynı yaşamı devam ettiren, yine mahalle hayatını koruyan, komşunuzdan sizi ayırmayan, komşunuzun illa hak sahibi olmasına da gerek yok, iyi bir kentsel dönüşüm kiracıyı da aynı bulunduğu yerde dönüşümünü sağlayan onu daha çepere itmeyen daha uzaklaştırmayan bir kentsel dönüşüm modeli. ‘KONAK’IN ORTASI HAVA KİRLİLİĞİYLE BAŞ BAŞA’
Uzmanlık alanlarınızı Konak’a nasıl yansıtmayı planlıyorsunuz sorusu üzerine Mutlu, “Kentsel dönüşüm bölgemiz dediğimiz Gültepe bölgesinden örnek vereyim. Bir türlü başlayamayan kentsel dönüşüm çalışmaları nedeniyle doğalgazın götürülemediği bir bölge. İnsanlar, elektrik çok pahalı olduğu için artık elektrikli ısınma çok büyük bir lüks olduğu için kömürle ısınmayı tercih ediyor. İnanılmaz bir hava kirliliği var. Bu hem konforlu bir yaşam değil, insanlar çalışıyorlar, kadınlar çalışsa da ev işinin bütün yükü üzerinde oluyor. Hem yorucu hem de korkunç bir hava kirliliği var ve çok sağlıksız. Burada çok şey söylüyorsunuz. Kent için dönüşüm, sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji, sıfır emisyon bölgeleri oluşturmaya çalışıyorsunuz kentin belli bölgelerinde ama yine de Konak’ın hemen ortasında bir bölgeniz sizi hava kirliliğiyle çok ciddi sağlık problemleriyle baş başa. Birinci sorun bu, bunun çözülmesi gerekiyor. Bu çözülmeden sizin kentinizde hiçbir şekilde ne emisyonunuz azalır. Bir bölgede çözüm işe yaramıyor. Asıl sorunun en büyük sorunu yaratan bölgeyi çözmeden diğerleri ‘-mış’ gibi oluyor” dedi.Mutlu, adaylığının Konaklılar tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandığını dile getirerek şöyle konuştu:“Ben zaten 2 aylık aday adaylığı sürecinde çok çalıştım. Neredeyse gitmediğim hemşehri derneği de kalmadı. STK’ları dolaştım. Sokaklarda, pazarlarda… 38 yıldır Konak’ta yaşıyorum. Çok uzun zaman sonra ilk kez Konak’ta yaşayan biri Konak’tan belediye başkan adayı oldu. Hep başka yerlerde yaşayanlar Konak’ta aday olarak değerlendirilirdi. Biz çok da iyi olmayan bir geleneği kırdık. Yerel yönetimin kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bizim Konak’ta yıllar içinde hem gelişmeyi hem gerilemeyi, çünkü ikisi de oluyor kentlerde. Bazı yerler gelişiyor bazı yerler maalesef daha bir çöküntüye dönüşüyor. Bunların hepsini gözlemleme şansım da birebir olduğu için Konaklılar da umutlu. Bu sorunları bildiğimi ve çözüm önerilerimle onları da ikna ettiğimi düşünüyorum. Birlikte omuz omuza çalışacağımızı düşünüyorum.”‘İZMİRLİ, İZMİR’İN İLÇELERİNİ BİLİR’
İzmir ilçelerinde neden ‘takım tutar gibi bir saflaşma’ var, asıl olan ilçeye liyakat sahibi birinin gelmesi mi o ilçede yetişmiş birinin gelmesi midir sorusuna yanıt veren Mutlu, “Belki de bunların hepsini önümüzdeki günlerde tüzük kurultayında tartışacağız bu bir madde olacak. Yazılı kurallarınız olmadığında bu tartışmaların çok da çözüme götürücü bir yanı yok. Bunların kuralları kurultayda konuşulacaktır. Hangisinin doğru olduğuna da hep birlikte partimiz karar verecektir. Öte yandan Karşıyakalılar öyle. Karşıyakalılar kendilerine plaka bile yaptılar 35,5. Kendilerini daha farklı hissederler. Sanırım şöyle mikro milliyetçilikle açıklanacak bir şey değil de bu süreçlerde herkes aday adaylık sürecinde çok çalıştı ve kendi ilçesinden başvuranlardan biri olacağını düşündüğü için sanıyorum bu diğer tepkiler ama onlar sönümlenecektir. İlçe bazı çok ayrı bir şey. Sonuçta herkes İzmir’de yaşıyor. Ama ben bu süreçte neyi doğru bulmuyorum diyorsanız bu süreçte İstanbul’da yaşayan atıyorum Ankara’da yaşayan birinin Kayseri’de yerel yöneticiliğe aday olmasını doğru bulmuyorum. Ben de iyi belediyecilik yapabileceğime inanıyorum. Çok uzun yıllardır kent çalışmaları yapıyorum ama bu bana Kadıköy’de belediye başkanlığı yapma hakkını vermez. İzmirli zaten İzmir’in ilçelerini de bilir” dedi. ‘SÜREKLİ AFETLERE MARUZ KALAN BİR İLÇEYİZ’
Sizden talep edilen öne çıkan talepler nelerdir sorusunu yanıtlayan Mutlu, “Birinci kentsel dönüşüm. Bu bizim birinci gündemimiz. Deprem yaşadık, sel yaşadık, daha dün küçük de olsa bir bölgemizde yangın yaşadık. Sürekli afetlere maruz kalan bir ilçeyiz. İkincisi, yeşil alanımız az. Konak’ta kamusal alan, kamunun elinde olan alan da az. Çok alanı olup da yeşil alan yapmamış değil yerel yönetim. O yüzden kentsel dönüşüm çok önemli. Kentsel dönüşümü başarılı yaptığınızda size çok fazla kamuya, düzenleme ortaklık paylarından araziler gelecek. Kamunun ihtiyacı olan parklara, spor merkezlerine, havuzlara, gençlik merkezi, kültür merkezi gibi sosyal donatı alanlarına ayırabileceksiniz” ifadelerini kullandı.Mutlu, bu süreçte Konak’ta bir gününün nasıl geçeceği sorusunu şu sözlerle yanıtladı:“İki ay gece gündüz sokaklarda olacağız. Herkese dokunacağız, kendimizi tanıtacağız. Projelerimizi, yapmak istediklerimizi… Çünkü anlatmadan kendinizi kimseye ikna edemezsiniz. Zaten aday adaylığında çok fazla sokaktaydık. Bunu devam ettireceğiz. Hem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’mızın yapacaklarını hem bizim onunla birlikte ekip olarak ekibin bir parçası olarak Konak’ta yapacaklarımızı detaylı bir şekilde anlatmak için dernekler, STK’lar, meslek odaları, sokaktaki vatandaş, esnaf, herkese olabildiğince tek tek dokunarak geçecek bir iki ayımız var.”‘KADINLAR YOK EDİCİ REKABETE GİRMEMELİ’
Son olarak diğer kadın adaylara başarılar dileyen Mutlu, şöyle konuştu:“Seçildikten sonra kadınların yerel yönetimde ne kadar başarılı olacağını göstereceklerine inanıyorum. Bütün kadınların birbiriyle dayanışarak omuz omuza çalışmasını da öneriyorum. Burada bir rekabet yok. Birliktelik var. Hepimizin birlikte çok başarılı olması gerekiyor ki en azından İzmir’deki 9 belediyenin örnek olması ve bundan sonraki arkadan gelecek olan kadın siyasetçilere bir rol model, olmak, umut vermek, yol açmak, bize bu karar süreçlerinde destek olanları da bir anlamda utandırmamak gerekiyor. Onlara da ‘görüyor musunuz ne kadar güzel yönetiyorlar, kadınların önünü açın’ dedirtmek’ önemli. Dayanışmak zorundayız. Sizin söylediğiniz gibi kadınlar kurtlar sofrasında kadınlar hiçbir zaman dayanışmayı bırakmamalı. Yok edici rekabete hiçbir zaman girmemeli. Ve birlikte var olmalı. Bunu bireysel olarak değil arkadan gelecekler için yapmalıyız. Bir daha bu fırsat kapatılmasın onların önü hep açık olsun diye. Kadınların nasıl yöneteceğini göstermek için önemli görüyorum bu dönemi. Kadın eli tabiri sanki gelip temizlik yapacakmış gibi bir çağrışım yapıyor. Bizim projelerimizden biri toplumsal cinsiyet eşitliğini bütün Konak’ta içselleştirmek. Umuyorum 5 yıl sonra bu dilin, terminolojinin de değişmesini sağlayacağız. Konak’ta kadın nerededir, nasıl var oluyor, kendi çocuğunu bu doğrultuda nasıl eğitir… Buna çok fazla enerji harcayacağız. Hayatım boyunca kendim var oldum. Kendi yolumu kendim açtım. Çalışarak, o cam tavanları kendim kırdım. Meslek odasında da çok fazla kadın mimar vardır. Üniversitede de 50 kişi vardık 40 kişi kadındı. Daha farklı bir meslek ortamımız vardı. Hayat öyle değil, siyaset hiç öyle değil. Kadın olarak var olmak kolay değil ama biz bunu başardık. Bu yolu açtık.”
Mutlu, 9 kadının aday gösterilmesi sevindirici olmakla birlikte kolay mıydı sorusu üzerine “Kuşkusuz çok kolay olmadı ama bu süreç çok önemli. Genel Başkanı’mız, Genel Merkezimiz, Merkez Yönetim Kurulu’muz, Parti Meclisi’miz şu an İzmir’de bir tarih yazıyor. 9 kadın adayın seçilecek adayın, seçilecek yerlerde aday gösterilmesi İzmir için, Türkiye için, kadınlar için, partimiz için çok önemli bir gelişme. Başlangıç olarak kesinlikle çok olumlu. 3 sayısını 9’a çıkardık ve bu üç katı bir artış oldu. 30 ilçenin 9’unda kadın aday çıkarıldı. 9 ilçenin de seçilecek yerler olması bizim için çok önemliydi. Çok büyük bir mücadeleyle tabii ki bu adaylıklar kesinleşti. İzmir’de kadın temsiliyetine yürekten inanan Genel Başkanı’mız çok mücadele etti. İzmir’de kadınlar çok önemli. Ben hep şunu söylüyorum. İzmir’in hep seküler hayata bu kadar sahip çıkan, direnen gücü bütün Türkiye’de olduğu gibi İzmir’de de kadınlarla sürdürülüyor. İzmir’de kadınlar haklarına sahip çıktığı için 20 yıldır direnen ve buna sahip çıkan, laikliğe, yaşam biçimine sahip çıkan bir kadın örgütlenmesi var. Dolayısıyla kadın örgütlenmesi bugüne kadar temsiliyette karşılığını bulamıyordu. İlk kez bu kadar güçlü olarak var olabiliyor. Bundan bir sonraki adımda belediye meclisleri belirlenecek. Orada en azından Konak’ta yüzde 50’yi hedefledim. Belediye meclislerinin de yüzde 50’sinin kadın olması gerektiğini söylüyoruz. Orada kota şu an en az yüzde 30’u kadın olacak o açıklandı. Hedef yüzde 50. Bugün 9 kadın ilçe adayı var. Bir sonrakinde 30’un yarısı, 15 kadın belediye başkanı. Bugün belediye meclisinin yüzde 30’u kadın, bir sonraki seçimde yüzde 50” şeklinde yanıt verdi. ‘İDEALLEŞTİRDİĞİM PEK ÇOK UYGULAMA VAR’
Belediye başkan aday adayı olmaya nasıl karar verdiniz sorusunu Mutlu, şu ifadeleri kullanarak cevapladı:“Ben mimarım. Çok uzun yıllar Mimarlar Odası’nda yöneticilik yaptım. Mimarlar Odası yöneticiliği yaptığınızda o kentin tamamına hakim oluyorsunuz. Kentin sorunlarına hakim oluyorsunuz o sorunlar üzerine toplantılar, konferanslar, çalıştaylar, sempozyumlar düzenleniyor. Onların içinde yer alıyor ya da siz düzenliyorsunuz. Kent suçlarına karşı dava açarak sahip çıkıyorsunuz. Kentin hakkını, kentteki ağacın, insanın, doğanın hakkını savunuyorsunuz. Bu da sizi kentin bir parçası yapıyor. Kent sakini olmaktan çıkıp artık kenti sahiplenen, onun için mücadele eden, her köşesini bilen bir pozisyona geçiyorsunuz. Bunun üzerine 4 yıl Büyükşehir Belediyesi’nde yöneticilik yaptım. Belediyenin işleyişinde de çok uzun yıllar görev aldım. Bundan iki seçim önceden beri meslektaşlarım, siyasiler, yakın çevrem belediye başkanlığını öneriyorlardı. Büyükşehir Belediyesi deneyiminden sonra dedim ki ben bunu yapabilirim. Çünkü çok idealleştirdiğim, olmasını gerektiğini düşündüğüm pek çok uygulama var. Bunlar niye bizim ülkemizde bizim kentimizde, İzmir’de, yaşadığım ilçede olmasın diyerek yola çıktım.”‘BUNCA YILLIK EMEĞİMİZLE GELDİK’
Kadın adayların seçilmesinde erkeklerin belirleyici konumda olmasına dikkat çekilerek ‘kadınlar kendi iradeleriyle aday seçilebiliyor mu’ sorusu üzerine Mutlu, “İzmir’de 9 kadın aday üzerinden gideyim. Gerçekten son derece liyakatli, eğitimi, geçmişi, becerisi, başarısıyla buralara gelmiş kadınlar. Mutlaka kendi belirlemek isteyen erkekler olmuştur ilçelerde ama buna izin verilmedi diye düşünüyorum. Liyakatli bir atamayla, CV’lerimizle gerçekten bugüne kadar yaptıklarımızla, bundan sonra yapacaklarımıza ikna etmemizle biz buralara geldik. Bunca yıllık emeğimizle geldik buralara” diye konuştu.‘MİMARLIK MERKEZİ’Nİ KENTE KAZANDIRDIK’
İzmir Mimarlık Merkezi binasının satın alınması ve restore edilmesi hakkında konuşan Mutlu, “İzmir Mimarlık Merkezi, Tekel’in özelleştirilmesi sırasında bir yönetim kurulu üyemizin tesadüfen gazetede bir ilan görmesiyle başladı her şey. Tekel binaları özelleştirmeye girdi, satışa çıktı. Dedik ki biz bunu tescilletelim. Hakikaten bir dönemin Türkiye kalkınmasında çok önemli olan bir yapı. Özelleştirilmesine karşı çıktık, eylemlere katıldık o ayrı konu bir de onun kamunun elindeki yapı stokunun böyle haraç mezat satılması çok can sıkıcıydı. Kent belleğinde yeri olan yapılarda koruma kuruluna başvurduk ve tescillettik. Mimarlık Merkezi de tescillettiğimiz yapılardan biriydi. Sonra Özelleştirme İdaresi bunu satışa çıkardı. Gittik, dedik ki ‘bunu bize verin, biz kamuyuz, kamuya verin.’ Onlar da ‘satışa girin, ihaleye alın.’ Hemen merkezin karşısındaki tekel depolarını Tapu Bölge Müdürlüğü’ne verdiler. O çok kıymetli bir iş oldu. Kamunun elinde kaldı. Biz, bizim binamız için ihaleye girdik, ihaleden satın aldık. İhaleden satın alandan aldık çünkü alan kişi onun tescilini kaldırabileceğini ve oraya yüksek bir yapı yapabileceğini düşünüyormuş. Sonra bir baktı ki tescilli, 2 katlı bir yapı elinde. Çok da gözü korktu açıkçası. Biz ondan aldığı bedele biz geri aldık. Onun üzerine oturduk yönetim kurulu olarak bütün tasarımcı, yarışmacı mimarların katılımıyla ‘bir tescilli bina nasıl dönüşür’ü örnek göstermek istedik. Çünkü şöyle bir algı var. Bir bina tescillendiği zaman çivi çakılmaz algısı var. Oysa şu an bizim mimarlık merkezimiz dışının tüm cephelerinin korunduğu, kentin belleğindeki yerinin aynen korunduğu ama içinin yeni ve modern bir çelik binanın oturtulduğu, 330 kişilik toplantı salonu, amfisi, fuayesi, kütüphanesi ve çalışma ofisleriyle, Amerika’dan da Chicago Athenaeum Museum’dan da prestijli ödül aldığımız bir yapı oldu biz bunu kente kazandırdık. Çok aktif bir merkez. Şu an İzmir’de bütün STK’ların, meslek odalarının, derneklerin kullandığı, her şeyin orada yapıldığı bir yer. Gezi nöbetlerinin de 600 küsur gündür tutulduğu bir yapı” ifadelerini kullandı.” ‘MAHALLE YAŞAMINI KORUYAN BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM’
Mutlu, dirençli kentlerin oluşturulması için çalışmalarınızı Konak’a nasıl yansıtacaksınız sorusuna şu yanıtı verdi:“Konak’ın yapı stoku çok eski. Ciddi bir nüfus azalımı da var. Özellikle 2020’de İzmir’in etkilendiği Samos depreminden sonra daha bir kaçış başladı. Bu yapı stokunun mutlaka yenilenmesi gerekiyor. Bir de çok ciddi bir kaçak yapılaşmanın olduğu Gültepe var. Kadifekale’nin etekleri, Beştepeler bölgemiz. Buralardaki yerler imar aflarıyla yasallaşmış ama dirençli olmayan, kırılgan olan bir yapı stokumuz var. Hem yasal yapılmış yapılarımızda yıllar içinde eskime oldu onların dönüşmesi gerekiyor hem de kaçak yapılaşmanın olduğu bölgelerde dönüşüm gerekiyor. Bu kırılganlığın giderilmesi için öncelikle deprem başta olmak üzere bütün afetlere dirençli hale getirmenin yollarından biri kentsel dönüşüm, altyapının yenilenmesi, bütün afetler dediğimiz korona da bir afet. Kenti ona karşı da dirençli hale getirmeniz gerekiyor. Kemeraltı’nda yangın çıktı, 5 bina bir anda yandı. Sizin Kemeraltı’nı da yangına karşı tescilli binalarınızı dirençli hale getirmeniz gerekiyor. Alsancak’ta geçenlerde deniz yükselmesi yaşandı 70-80 cm. Su basmasına karşı da dirençli hale getirmeniz gerekiyor. Öncelikle bir afet sakınım planı yaparak afetlerin neler olduğu, olabileceğini yazıp, bugüne kadar olan yerlerini haritalarda işleyip bunlara karşı Konak’ın planlarını değiştirmek gerekiyor. Kentsel dönüşümde en çok önemsediğimiz konu, mahalle boyutunda dönüşüm. Mahalle yaşamını koruyan. Serpiştirilmiş bloklardan oluşan siteler… Bu çok yabancılaştırıyor. Kendinizi o kente de ait hissetmiyorsunuz. Şu an ben Konak’ta bir caddede oturuyorsam, adımımı attığım an esnafımı görüyorsam, komşumu görüyorsam aynı yaşamı devam ettiren, yine mahalle hayatını koruyan, komşunuzdan sizi ayırmayan, komşunuzun illa hak sahibi olmasına da gerek yok, iyi bir kentsel dönüşüm kiracıyı da aynı bulunduğu yerde dönüşümünü sağlayan onu daha çepere itmeyen daha uzaklaştırmayan bir kentsel dönüşüm modeli. ‘KONAK’IN ORTASI HAVA KİRLİLİĞİYLE BAŞ BAŞA’
Uzmanlık alanlarınızı Konak’a nasıl yansıtmayı planlıyorsunuz sorusu üzerine Mutlu, “Kentsel dönüşüm bölgemiz dediğimiz Gültepe bölgesinden örnek vereyim. Bir türlü başlayamayan kentsel dönüşüm çalışmaları nedeniyle doğalgazın götürülemediği bir bölge. İnsanlar, elektrik çok pahalı olduğu için artık elektrikli ısınma çok büyük bir lüks olduğu için kömürle ısınmayı tercih ediyor. İnanılmaz bir hava kirliliği var. Bu hem konforlu bir yaşam değil, insanlar çalışıyorlar, kadınlar çalışsa da ev işinin bütün yükü üzerinde oluyor. Hem yorucu hem de korkunç bir hava kirliliği var ve çok sağlıksız. Burada çok şey söylüyorsunuz. Kent için dönüşüm, sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji, sıfır emisyon bölgeleri oluşturmaya çalışıyorsunuz kentin belli bölgelerinde ama yine de Konak’ın hemen ortasında bir bölgeniz sizi hava kirliliğiyle çok ciddi sağlık problemleriyle baş başa. Birinci sorun bu, bunun çözülmesi gerekiyor. Bu çözülmeden sizin kentinizde hiçbir şekilde ne emisyonunuz azalır. Bir bölgede çözüm işe yaramıyor. Asıl sorunun en büyük sorunu yaratan bölgeyi çözmeden diğerleri ‘-mış’ gibi oluyor” dedi.Mutlu, adaylığının Konaklılar tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandığını dile getirerek şöyle konuştu:“Ben zaten 2 aylık aday adaylığı sürecinde çok çalıştım. Neredeyse gitmediğim hemşehri derneği de kalmadı. STK’ları dolaştım. Sokaklarda, pazarlarda… 38 yıldır Konak’ta yaşıyorum. Çok uzun zaman sonra ilk kez Konak’ta yaşayan biri Konak’tan belediye başkan adayı oldu. Hep başka yerlerde yaşayanlar Konak’ta aday olarak değerlendirilirdi. Biz çok da iyi olmayan bir geleneği kırdık. Yerel yönetimin kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bizim Konak’ta yıllar içinde hem gelişmeyi hem gerilemeyi, çünkü ikisi de oluyor kentlerde. Bazı yerler gelişiyor bazı yerler maalesef daha bir çöküntüye dönüşüyor. Bunların hepsini gözlemleme şansım da birebir olduğu için Konaklılar da umutlu. Bu sorunları bildiğimi ve çözüm önerilerimle onları da ikna ettiğimi düşünüyorum. Birlikte omuz omuza çalışacağımızı düşünüyorum.”‘İZMİRLİ, İZMİR’İN İLÇELERİNİ BİLİR’
İzmir ilçelerinde neden ‘takım tutar gibi bir saflaşma’ var, asıl olan ilçeye liyakat sahibi birinin gelmesi mi o ilçede yetişmiş birinin gelmesi midir sorusuna yanıt veren Mutlu, “Belki de bunların hepsini önümüzdeki günlerde tüzük kurultayında tartışacağız bu bir madde olacak. Yazılı kurallarınız olmadığında bu tartışmaların çok da çözüme götürücü bir yanı yok. Bunların kuralları kurultayda konuşulacaktır. Hangisinin doğru olduğuna da hep birlikte partimiz karar verecektir. Öte yandan Karşıyakalılar öyle. Karşıyakalılar kendilerine plaka bile yaptılar 35,5. Kendilerini daha farklı hissederler. Sanırım şöyle mikro milliyetçilikle açıklanacak bir şey değil de bu süreçlerde herkes aday adaylık sürecinde çok çalıştı ve kendi ilçesinden başvuranlardan biri olacağını düşündüğü için sanıyorum bu diğer tepkiler ama onlar sönümlenecektir. İlçe bazı çok ayrı bir şey. Sonuçta herkes İzmir’de yaşıyor. Ama ben bu süreçte neyi doğru bulmuyorum diyorsanız bu süreçte İstanbul’da yaşayan atıyorum Ankara’da yaşayan birinin Kayseri’de yerel yöneticiliğe aday olmasını doğru bulmuyorum. Ben de iyi belediyecilik yapabileceğime inanıyorum. Çok uzun yıllardır kent çalışmaları yapıyorum ama bu bana Kadıköy’de belediye başkanlığı yapma hakkını vermez. İzmirli zaten İzmir’in ilçelerini de bilir” dedi. ‘SÜREKLİ AFETLERE MARUZ KALAN BİR İLÇEYİZ’
Sizden talep edilen öne çıkan talepler nelerdir sorusunu yanıtlayan Mutlu, “Birinci kentsel dönüşüm. Bu bizim birinci gündemimiz. Deprem yaşadık, sel yaşadık, daha dün küçük de olsa bir bölgemizde yangın yaşadık. Sürekli afetlere maruz kalan bir ilçeyiz. İkincisi, yeşil alanımız az. Konak’ta kamusal alan, kamunun elinde olan alan da az. Çok alanı olup da yeşil alan yapmamış değil yerel yönetim. O yüzden kentsel dönüşüm çok önemli. Kentsel dönüşümü başarılı yaptığınızda size çok fazla kamuya, düzenleme ortaklık paylarından araziler gelecek. Kamunun ihtiyacı olan parklara, spor merkezlerine, havuzlara, gençlik merkezi, kültür merkezi gibi sosyal donatı alanlarına ayırabileceksiniz” ifadelerini kullandı.Mutlu, bu süreçte Konak’ta bir gününün nasıl geçeceği sorusunu şu sözlerle yanıtladı:“İki ay gece gündüz sokaklarda olacağız. Herkese dokunacağız, kendimizi tanıtacağız. Projelerimizi, yapmak istediklerimizi… Çünkü anlatmadan kendinizi kimseye ikna edemezsiniz. Zaten aday adaylığında çok fazla sokaktaydık. Bunu devam ettireceğiz. Hem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’mızın yapacaklarını hem bizim onunla birlikte ekip olarak ekibin bir parçası olarak Konak’ta yapacaklarımızı detaylı bir şekilde anlatmak için dernekler, STK’lar, meslek odaları, sokaktaki vatandaş, esnaf, herkese olabildiğince tek tek dokunarak geçecek bir iki ayımız var.”‘KADINLAR YOK EDİCİ REKABETE GİRMEMELİ’
Son olarak diğer kadın adaylara başarılar dileyen Mutlu, şöyle konuştu:“Seçildikten sonra kadınların yerel yönetimde ne kadar başarılı olacağını göstereceklerine inanıyorum. Bütün kadınların birbiriyle dayanışarak omuz omuza çalışmasını da öneriyorum. Burada bir rekabet yok. Birliktelik var. Hepimizin birlikte çok başarılı olması gerekiyor ki en azından İzmir’deki 9 belediyenin örnek olması ve bundan sonraki arkadan gelecek olan kadın siyasetçilere bir rol model, olmak, umut vermek, yol açmak, bize bu karar süreçlerinde destek olanları da bir anlamda utandırmamak gerekiyor. Onlara da ‘görüyor musunuz ne kadar güzel yönetiyorlar, kadınların önünü açın’ dedirtmek’ önemli. Dayanışmak zorundayız. Sizin söylediğiniz gibi kadınlar kurtlar sofrasında kadınlar hiçbir zaman dayanışmayı bırakmamalı. Yok edici rekabete hiçbir zaman girmemeli. Ve birlikte var olmalı. Bunu bireysel olarak değil arkadan gelecekler için yapmalıyız. Bir daha bu fırsat kapatılmasın onların önü hep açık olsun diye. Kadınların nasıl yöneteceğini göstermek için önemli görüyorum bu dönemi. Kadın eli tabiri sanki gelip temizlik yapacakmış gibi bir çağrışım yapıyor. Bizim projelerimizden biri toplumsal cinsiyet eşitliğini bütün Konak’ta içselleştirmek. Umuyorum 5 yıl sonra bu dilin, terminolojinin de değişmesini sağlayacağız. Konak’ta kadın nerededir, nasıl var oluyor, kendi çocuğunu bu doğrultuda nasıl eğitir… Buna çok fazla enerji harcayacağız. Hayatım boyunca kendim var oldum. Kendi yolumu kendim açtım. Çalışarak, o cam tavanları kendim kırdım. Meslek odasında da çok fazla kadın mimar vardır. Üniversitede de 50 kişi vardık 40 kişi kadındı. Daha farklı bir meslek ortamımız vardı. Hayat öyle değil, siyaset hiç öyle değil. Kadın olarak var olmak kolay değil ama biz bunu başardık. Bu yolu açtık.”